Yargı Kararları

İşçi Alacakları -Dava Konusu Alacak Ve Tazminatların Hesaplanmasının Uzmanlık Gerektirmediği

T.C.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                            YARGITAY                                                                                                                                                                                                                                                                                                                            22. Hukuk Dairesi                                                                                                                                                                                                                                                                                                              Esas No:2018/6283
Karar No:2018/10735
Karar Tarihi: 04.05.2018
İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI – DAVA KONUSU TAZMİNAT VE
ALACAKLARIN HESAPLANMASININ TEKNİK VE UZMANLIĞI
GEREKTİRMEDİĞİ – DELİL İKAMESİ İÇİN AVANS – DAVANIN
İSPATLANAMADIĞINDAN BAHİSLE REDDİNİN İSABETSİZLİĞİ –
HÜKMÜN BOZULDUĞU 

ÖZET: Somut olayda, mahkemece depo edilmesi istenen bilirkişi ücretinin uyuşmazlık konusu vakıaya
ilişkin iddianın ispatı ile doğrudan ilgili olmadığından verilen süre usulüne uygun ve kesin değildir.
Kaldı ki, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan
konularda bilirkişi dinlenemez. Dava konusu tazminat ve alacakların hesaplanması da teknik ve
uzmanlığı gerektirmemektedir. Tüm dosya kapsamı, dava konusu alacak talepleri, davacının davalı
şirket nezdinde geçen çalışmaları ile dinlenen davacı tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde dava
konusu bir kısım alacak taleplerinin de ispatlandığının anlaşılmasına göre davanın
ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
(1475 S. K. m. 14) (4857 S. K. m. 17, 41, 46, 47, 57) (6100 S. K. m. 324) (1086 S. K. m. 427)
Dava: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, kanun yararına bozulması Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmiş, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Hacıoğlu tarafından
düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01.05.1999-31.05.2011 tarihleri arası dava dışı devreden işveren İ. A. ve
davalı devralan şirket nezdinde şantiye şefi ve iş makinası operatörü olarak çalıştığını, iş
sözleşmesinin davalı işverence haklı neden olmaksızın feshedildiğini belirterek kıdem tazminatı, ihbar
tazminatı, hafta tatili çalışması alacağı, fazla mesai alacağı, yıllık izin alacağı ve genel tatil
alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karan, kanun yararına bozulması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı temyiz etmiştir.

Gerekçe:
6100 sayılı Kanun’un 324. maddesinde “delil ikamesi için avans” düzenlenmiş olup, buna göre
taraflardan her biri, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre
içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı
yarıya avans olarak öderler (f,1). Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer
taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır (f. 2).
Öncelikle belirtmek gerekir ki, delil ikamesi avansının süresinde yatırılmaması nedeniyle davanın
kanıtlanmadığından söz edilebilmesi için, öncelikle o delilin, uyuşmazlık konusu vakıaya ilişkin
iddianın ispatı ile doğrudan ilgili olması gerekir. Bu durumda davacı, giderini yatırmadığı delilden
vazgeçmiş sayıldığı için davanın kanıtlanamaması söz konusu olabilecektir. Deyim yerindeyse, o delil
olmadan o vakıanın ispatı mümkün olmamalı, taraf, delil avansını yatırmadığından delilden vazgeçmiş
sayılınca, o vakıa tümüyle ispatsız kalmalıdır ki bu yönde karar verilebilsin. Bu bağlamda, herkesçe
bilindiği üzere uygulamada hakimin salt işlerin yoğunluğundan dolayı aldığı bilirkişi raporunun davanın
ispatı ile doğrudan ilgili bulunmaması halinde, bilirkişi ücretinin yatırılmadığından söz edilip,
kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddi doğru olmaz.
Dosya içeriğine göre; davacı vekiline 14.04.2016 tarihli duruşmada “…Dosyanın kül halinde talimat
yolu ile Bursa İş Mahkemesi’ne gönderilerek, dosyamızın iş hukuku alanında uzman bir bilirkişiye
tevdii ile taraf adedinden bir fazlası kadar rapor aldırılmasına, Bilirkişiye emek ve mesaisine karşılık
300,00 TL ücret takdirine, eksik olan 150,00 bilirkişi ücretinin davacı vekili tarafından duruşma
tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içinde mahkememiz veznesine depo edilmesine, belirtilen
kesin süre içerisinde bilirkişi ücretinin mahkememiz veznesine davacı yanca depo edilmemesi halinde
bilirkişi incelemesi deliline dayanma hakkından vazgeçmiş sayılacaklarının ve dosyanın mevcut delil
durumuna göre değerlendirileceğinin duruşmada hazır bulunan davacı vekiline ihtarına,(ihtar edildi)…”
karar verilmiştir. Davacı tarafından 04.05.2016 tarihinde 150,00 TL yatırılmış olmakla birlikte,
mahkemece 17.05.2016 tarihli celsede; bilirkişi masrafının kesin süre içinde yatırılmadığı görülmekle
geçen celsenin 2,b bendinden vazgeçilmesine dair ara karar kurularak davanın ispatlamadığından
reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, mahkemece depo edilmesi istenen bilirkişi ücretinin yukarıda açıklandığı üzere
uyuşmazlık konusu vakıaya ilişkin iddianın ispatı ile doğrudan ilgili olmadığından verilen süre usulüne
uygun ve kesin değildir. Kaldı ki, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile
çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Dava konusu tazminat ve alacakların
hesaplanması da teknik ve uzmanlığı gerektirmemektedir. Tüm dosya kapsamı, dava konusu alacak
talepleri, davacının davalı şirket nezdinde geçen çalışmaları ile dinlenen davacı tanık beyanları birlikte
değerlendirildiğinde dava konusu bir kısım alacak taleplerinin de ispatlandığının anlaşılmasına göre
davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu’nun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına temyiz isteğinin açıklanan
sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, dosyanın gereği için
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Alanya Lawyer

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago