01.01.2018 Tarihinde yürürlüğe giren zorunlu arabuluculuk faaliyeti, tarafların bağımsız ve tarafsız üçüncü kişinin katkılarıyla aralarındaki uyuşmazlığa ilişkin en uygun çözümleri yine kendileri tarafından üretmeleri yoluyla uyuşmazlığın çözülmesi faaliyetidir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun ‘‘Dava Şartı Olarak Arabuluculuk’’ başlıklı 3/1. maddesinde ise belli tür davalarda arabuluculuk yöntemine başvurulması zorunlu hale getirilmiştir. Madde metnine göre, ‘‘Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’’ denilmektedir.
İşçi tarafından talep edilebilecek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, eşitliğe aykırılık tazminatı, sendikal tazminat, mobbing tazminatı, ücret, prim, ikramiye, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacaklarının söz konusu olması halinde arabuluculuğa gidilmesi gerekmektedir. Yukarıda sayılan alacak kalemlerinden farklı olarak kanun koyucu 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun m. 3/3 düzenlemesi ile “İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi veya manevi tazminat davaları ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları kapsam dışıdır.” arabulucuğu maddede sayılı haller için dava şartı olmaktan çıkartmıştır. İş kazasından ya da meslek hastalığından kaynaklı maddi ve manevi tazminata ilişkin davalar başta olmak üzere kanunun madde 3/3 düzenlemesi durumlarında zorunlu arabuluculuğa başvurulmadan doğrudan dava açılabilecektir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m. 3/2’de zorunlu arabuluculuğa gidilmeden dava açılmasının sonuçları düzenlenmiştir. “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilmektedir. Arabuluculuk yoluna başvuru yapıldığı halde, dava dosyasına son tutanağın eklenmemiş olması halinde ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.” denilmektedir. Başvurucuların hak kaybına uğramamaları için belirtilen düzenlemelerde yer alan dava şartına dikkat etmeleri elzemdir.
7036 sayılı Kanun ile işe iadeden kaynaklı açılacak davalarda, başvurunun ne kadar sürede yapılması ve sürecin ne kadar sürede tamamlaması gerektiği ve başvurunun sürelere etkisi düzenlenmiştir. 11. madde hükmü “İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır.” şeklindedir. Bu düzenlemeye göre feshin bildiriminin tebliği tarihinden itibaren 1 ay içinde arabuluculuğa başvurulması gerekmektedir. Kanun koyucu arabulucunun faaliyetini ne kadar sürede tamamlaması gerektiğini kanunun 3. maddesinin 10. fıkrasında düzenlemiştir. “Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.” şeklindedir. Kanun koyucu zorunlu hallerin ne olduğunu kazuistik bir şekilde düzenlememiş, durumun gereklerine göre süreyi bir hafta uzatma hakkı tanımıştır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamaması durumu “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. İki haftalık dava açma süresi, arabulucunun son tutanağının düzenlendiği tarihte başlar. Bu iki haftalık süre hak düşürücü süre olup dava açılmaması halinde hak kaybına neden olacaktır. Zorunlu arabuluculuğa başvurunun dava açma sürelerine etkisi kanunun 3. maddesinin 17. fıkrasında düzenlenmiştir. “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.” hükmü gereği arabuluculuk faaliyeti için başvuru yapıldığı tarihten son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar zamanaşımı süreleri duracak, hak düşürücü süreler işlemeyecektir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile arabuluculuk faaliyetiyle alakalı ücretler de düzenlenmiştir. Arabuluculuk faaliyetine başvuru için başvurucudan herhangi bir ücret talep edilmemektedir. Kanunun m.3/13 düzenlemesi “Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır.” şeklindedir. Bu düzenlemeye göre tarafların anlaşması ve taraflar arasında aksine başka bir anlaşma bulunmaması halinde taraflarca eşit şekilde karşılanmaktadır. Devamında yer alan düzenlemeye göre işe iadede anlaşma sağlanırsa işçinin alacağı bedeller üzerinden hesaplama yapılacak, aksine anlaşma yok ise taraflar bu bedeli eşit şekilde ödeyeceklerdir. Aynı maddenin bir sonraki fıkrasında tarafların anlaşamama durumu düzenlenmiştir. Anılan düzenleme “Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir” şeklindedir. Düzenlemeye göre yapılan görüşmelerin iki saatten az sürmesi halinde masraflar Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenmektedir. Bu yönüyle arabuluculuk sistemi, mahkemeye başvuruya göre daha ucuz bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Son olarak tarafların arabuluculuk faaliyetine katılmaması haline değinmek gerekir. Kanunun m.3/12 düzenlemesi “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur” şeklindedir. Buna göre taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu düzenleme şunu göstermektedir; arabuluculuk sürecine geçerli bir mazeret göstermeksizin katılmayan işveren, davada haklı çıksa bile, yargılama giderlerinin tamamını ödemek zorunda kalacak ve dava lehine sonuçlansa bile vekâlet ücreti alamayacaktır. Aynı fıkranın son cümlesi tarafların ilk toplantıya katılmaması halinde ne olacağına dair düzenleme içermektedir. Düzenleme “Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır” şeklindedir. Buna göre tarafların ilk toplantıya katılmaması halinde arabuluculuk faaliyeti sona erecek ve bunun akabinde açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerine bırakılacaktır.
Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…