İhtiyati haciz kararına itiraz, ihtiyati hacze karar veren mahkemeye yapılmalıdır. İnceleme de aynı mahkeme tarafından ve duruşmalı olarak gerçekleştirilmelidir. Aşağıda Yargıtay kararlarında bu hususlara vurgu yapılmıştır;
“İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince ise İİK 264. madde uyarınca ihtiyati haciz konusu alacak ile ilgili bir dava açılmış olması hali dışında ihtiyati haciz kararına itirazın İİK 265. madde hükmü çerçevesinde ihtiyati haciz kararını vermiş olan mahkemeye yapılacağı ve o mahkemece İİK 265. madde kapsamında karara bağlanacağı, somut olayda ihtiyati haciz kararı veren … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/204 değişik iş sayılı dosyası ile itirazın kabulüne karar verilip itirazı inceleyen mahkeme tarafından görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilemeyeceği, itiraz hakkında ihtiyati haciz kararının kaldırılması ya da değiştirilmesine karar verecek görevli mahkemenin … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder.”
Somut olayda borçlu…Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olup bu durumda gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddedecek olan mahkeme, ihtiyati haciz kararını veren … 2. Asliye Hukuk Mahkemesidir.”
Bir başka kararda Yargıtay duruşmalı inceleme yapılması gerekliliğine dikkat çekmiştir;
“İstem, ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir. İİK’nun 265/son maddesi uyarınca, mahkemenin itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten, iki taraf da gelmezse evrak üzerinden inceleme yaparak itirazı inceleyip, itirazı varit görürse kararını değiştirmesi ya da kaldırması, aksi halde itirazı reddetmesi gerekirken, iki tarafı davet etmeden, doğrudan evrak üzerinden incelemeye geçilmesi doğru olmamıştır.”
“İİK’nın 265/1 maddesinde; borçlunun kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebileceği, 265/3 madde ve fıkrasında ise; mahkemenin, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddedeceği hükme bağlanmıştır.
Mahkemece verilen daha önceki karar, Dairemiz 15/04/2015 tarih, 2014 18576 E-2015/ 5325 K. sayılı ilamı ile talebin, ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkin olduğu belirtilerek, itiraz hususunda evrak üzerinden değil, duruşma açılarak karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yeniden yargılamada ise, gerek Dairemiz bozma ilamına gerekse de İİK’nın 265/3 madde ve fıkrasına aykırı şekilde, ihtiyati haciz kararına itiraz hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar vermek gerekirken, yeniden ihtiyati haciz kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.”
İhtiyati hacze itirazın sebepleri Kanun’da sınırlı şekilde sayılmıştır. İİK madde 265’te üç grup halinde sınıflandırılarak sayılan itiraz sebepleri ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin itirazlar olarak belirtilmiştir. Ancak uygulamada özellikle “ihtiyati haczin dayandığı sebeplere ilişkin itirazların neler olabileceği konusunda tereddütler yaşanmaktadır. Bir burada sadece Yargıtay kararlarından yola çıkarak bu konuyu açıklığa kavuşturma gayreti içinde olacağız. Özellikle alacağın var olmadığı, ödendiği konusundaki itirazların bu kapsamda sayılıp sayılmayacağı tartışmalıdır. Zira, eğer ortada bir alacak yoksa, ihtiyati haczin varlığı da anlamsızlaşacaktır. Aşağıda Yargıtay kararlarında hangi sebeplerin ihtiyati hacze itiraz sebebi olarak geçerli kabul edilip edilmediğine ilişkin örneklere yer verilmiştir;
Aşağıdaki kararda, ihtiyati hacze dayanak yapılan faturaların itiraza uğramış olması ihtiyati hacze yönelik geçerli bir itiraz sebebi olarak kabul edilmiş ve ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiştir;
“İhtiyati haciz isteyen vekili, 14 adet faturaya istinaden ihtiyati haciz isteminde bulunmuş, talep uygun görülerek mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili, ihtiyati hacze dayanak yapılan faturalara noterden gönderilen ihtarnamelerle itiraz edildiğini belirterek ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, ihtiyati haciz isteyenin talepte bulunurken borçlu tarafından noter aracılığıyla faturalara ve borca yönelik gönderdiği ihtarnameleri dosyaya sunmadığı, bu belge ve bilgilerin mahkemece bilinmesi halinde alacağın varlığına kanaat getirmeyeceği, alacağın varlığına ilişkin kanaat oluşmasını engelleyen durumun itiraz üzerine anlaşıldığı belirtilerek ihtiyati haczin kaldırılmasına hükmedilmiş, kararın onanmasına karar verilmiştir.” [4]
Bir başka kararda, çekteki imzaya itirazın ihtiyati hacze itiraz sebebi olarak kabul edilemeyeceği, bunun ancak bir menfi tespit davasında ileri sürülebileceği belirtilmiştir;
“İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili, ihtiyati hacze dayanak yapılan çekteki imzanın, müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, muhatap banka tarafından çekteki keşideci imzasıyla bankadaki şirket yetkilisine ait imzalar uyuşmadığından işlem yapılmadığını, keşide tarihinde tahrifat yapıldığını, alacağın varlığının şüpheli iken ihtiyati haciz kararı alınmasının doğru olmadığını, dayanak belgenin kambiyo senedi vasfına sahip olmadığını ileri sürerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İhtiyati hacze itiraz nedenleri İİK’nun 265. Maddesinde gösterilmiş olup, somut uyuşmazlıkta ileri sürülen husus, anılan maddede yazılı nedenlerden değildir. İleri sürülen sebepler ancak bir menfi tespit davasında ileri sürülebilecek hususlardandır. Mahkemece davacı şirketin başka temsilcilerinin de olabileceği, ihtiyati hacze itiraz nedeni olarak ileri sürülen hususun geniş kapsamlı incelemeyi gerektirdiği, böyle bir davada incelenemeyeceği, dava dışı banka memurlarının yaptığı mahkemeler nezdinde delil olma vasfı bulunmayan tespite göre talebin kabulüne karar verilmesinin mümkün bulunmadığı nazara alınarak ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, anılan huşular gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.”
Bir önceki kararın aksine aşağıdaki Yargıtay kararında, çift imza ile temsil konusunun ihtiyati hacze itiraz sebebi olarak kabul edilmesi ve mahkemenin imza sirküleri incelemesi yaparak sonuca varması gerektiğine karar verilmiştir;
“İhtiyati hacze itiraz sebepleri sınırlı ve şekli nitelikte olup, bunun dışındaki nedenlere dayanarak ihtiyati haciz kararına bir itirazda bulunulamaz ise de dava konusu olayda olduğu gibi çekin tek imzalı olması nedeniyle şirketi bağlamayacağı yönündeki itirazının ihtiyati haczin dayandığı sebepler kapsamında bir itiraz olduğu nazara alınarak mahkemece gerek TTK’nun 321/3. Maddesi ve gerekse itiraz aşamasında sunulan imza sirküleri doğrultusunda aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen şirketin itirazının değerlendirilmesi gerekirken bu hususun asıl yargılamada dikkate alınacağına yönelik mahkeme gerekçesi yerinde görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.”
Çek bedelinin ödendiği itirazının yasada sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenlerinden biri olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılması talebi reddedilmiştir. Söz konusu kararda aşağıdaki tespitte bulunulmuştur;
“Somut olayda ihtiyati hacze itiraz eden borcun ödendiğini, mal kaçırma niyetlerinin bulunmadığını ileri sürerek ihtiyati haczin kaldırılmasını istemiş, mahkemece yazılı gerekçelerle istemin kabulüne karar verilmiştir. Oysa çek bedelinin ödendiği itirazı, yasada sayılan itiraz nedenlerinden değil menfi tespit davasının konusunu oluşturabilecek bir iddiadır.”
Yine bir başka kararda, çekteki imzaya, çekin rıza dışı elden çıktığına dair itirazlar İİK m. 265 kapsamında görülmemiştir.
İhtiyati hacze konu alacağın rehinle güvence altına alınmış olması ihtiyati hacze itiraz nedenlerinden biridir. Çünkü, ihtiyati haciz ancak rehinle temin edilmemiş alacaklar için söz konusu olabilir.
Alacağın varlığıyla ilgili tüm bu itirazlarda göz önünde tutulması gereken husus şudur; ihtiyati haciz kararı alacaklının yapacağı yaklaşık ispat dairesinde verilen bir karardır. Burada henüz bir alacağın varlığı ya da yokluğu konusunda mahkeme bir yargılama yapıp kesin bir kanaate varmış değildir. Aynı şekilde ihtiyati hacze itiraz konusunda da yapılacak itiraz sebepleri sınırlandırılarak bu müracaatın adeta asıl alacak ilişkisiyle ilgili esasa ilişkin incelemeyi gerektiren bir yargılamaya dönüştürülmesinin önüne geçilmek istendiği söylenebilir. Özellikle çözümü başka bir dava sürecinde yapılacak incelemeyi gerektiren hususların ihtiyati hacze itiraz sebebi olarak kabul edilmemesinin gerekçesi de budur.
İhtiyati hacze karar veren mahkemenin yetkisiz olduğu ileri sürülerek de ihtiyati hacze itiraz edilebilir.
İhtiyati haciz kararının alacaklının göstereceği teminat karşılığında verilmesi gerektiğinden, alacaklının ihtiyati haciz kararı alırken hiç teminat göstermemiş olması veya gösterilen teminatın yetersiz olması hallerinde de ihtiyati hacze itiraz edebilecektir. Mahkeme duruma göre teminat gösterilmesine veya teminatın miktar ya da tür olarak değiştirilmesine de karar verebilir.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…