Giriş
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret” suçu[1] son yılların en can alıcı ifade özgürlüğü sorunlarından birisini oluşturmaktadır. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan verilere göre, 2014 ila 2020 yıllarında TCK m.299 kapsamında 160.169 ceza soruşturması ve 38.428 kamu davası açılmıştır. Bu davaların 12.281’i mahkumiyet, 11.193’ü ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı ile sonuçlanmıştır[2]. Sayılar, tek başına konunun güncelliğini ve önemini ortaya koymaktadır.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin (İHAM) devlet başkanına hakaret suçunu konu alan karar sayısı oldukça azdır. Bununla birlikte İHAM bu az sayıda kararında açık ve bütün yönetim biçimleri bakımından geçerli ilkeler belirlemiştir[3]. Türkiye Cumhuriyeti özelinde bakıldığında; İHAM’ın mülga 765 sayılı TCK m.158 ile ilgili iki başvuruyu, 5237 sayılı TCK m.299 ile ilgili ise yalnızca bir başvuruyu karara bağladığı görülmektedir. Bunun yanında, İHAM’ın, başbakana veya diğer siyasilere yönelik hakaret davalarında veya cumhurbaşkanı tarafından açılan tazminat davalarında ortaya koyduğu ilkelerin konumuz açısından oldukça önemli olduğu kaydedilmelidir.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) TCK m.299 ile ilk karşılaşması 2016 yılında gerçekleştirdiği bir somut norm denetimi vesilesi ile olmuştur. AYM, sözkonusu maddeyi hukuk devleti ilkesi, eşitlik ilkesi ve ifade özgürlüğü bakımından incelemiş ve oybirliği ile Anayasaya aykırılık bulunmadığına karar vermiştir[4]. Mahkeme, bireysel başvuru kapsamında ise TCK m.299 ile ilgili ilk kararlarını 2017 yılından itibaren vermeye başlamıştır. Bu kararların bir kısmı kişi özgürlüğü ve güvenliği, diğer bir kısmı ise ifade özgürlüğü hakkıyla ilgilidir. Cumhurbaşkanına hakaret nedeniyle yargılanıp mahkum olan veya hakkında HAGB kararı verilen kişilerce yapılan başvuruların biri açıkça dayanaktan yoksun bulunmuş, üç ayrı başvuru ise ifade özgürlüğünün ihlal edildiği tespitiyle sonuçlanmıştır.
AYM’nin 2021 yılında verdiği üç ihlal kararı, sonuç itibariyle İHAM içtihadı ile uyumlu görünmektedir. Bununla birlikte ilkesel düzeyde İHAM ve AYM kararları arasında önemli bir fark bulunmaktadır. İHAM, devlet başkanına imtiyazlı koruma sağlayan her türlü Ceza Hukuku kuralını otomatik olarak Sözleşmeye aykırı bulurken, AYM; TCK m.299’u Anayasaya aykırı bulmamakta, incelediği bireysel başvuruları, ifade özgürlüğü ile itibarın korunması çatışmasına uygulanacak kriterler ışığında değerlendirip sonuca ulaşmaktadır.
Bu yazımızda; cumhurbaşkanına hakaret suçuna ilişkin İHAM ve AYM içtihadını aktaracak ve yorumlayacak, ayrıca TCK m.299 kapsamında açılan davalarda dikkate alınması gereken temel ilkelere ve uygulanması gereken ölçütlere ilişkin açıklamalar yapacağız.
I. İHAM İçtihadında Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu
İHAM’ın siyasi ifade özgürlüğüne ilişkin bütün kararları genel olarak cumhurbaşkanına hakaret davaları bakımından önemlidir. Nitekim İHAM, devlet başkanına hakaret konulu ilk kararlarını vermeden önce siyasi ifade özgürlüğü konusunda oldukça geniş bir içtihat oluşturmuştur. Bu içtihatla belirlenen temel ilkeler doğal olarak devlet başkanına yönelik ifadeler için de geçerlidir. Bilhassa başbakan veya bakanlar gibi devlet yönetiminden birinci derecede sorumlu siyasiler sözkonusu olduğunda, uygulanan ilkeler büyük benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte, devlet başkanlarına hakaret konusunda aralarında Türkiye Cumhuriyeti’nin de bulunduğu bazı devletlerin kanunlarında özel düzenlemeler bulunmaktadır. İHAM, devlet başkanına hakaret nedeniyle yaptırıma uğrayan kişilerce yapılan başvuruları incelerken ilgili devletin ceza hukuku normları hakkında da değerlendirmeler yapmaktadır. Bu nedenle, devlet başkanına hakaret suçuna mahsus bir İHAM içtihadından söz etmek yanlış olmayacaktır. Aşağıda; önce İHAM’ın konuyla ilgili içtihadı aktarılacak, ardından bu içtihattan çıkan temel ilkeleler özetlenecektir.
Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…