Bilgi Deposu

İhalenin Feshi Davasının Haksız Açılması, Taşınmazın Geç Teslim Alınması, Tazminat İstemi Yargıtay Kararı

T.C
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2017/3553
KARAR NO:1561
KARAR TARİHİ:06.03.2018

>>İHALENİN FESHİ, HAKSIZ AÇILAN İHALENİN FESHİ DAVASINDAN DOLAYI TAŞINMAZIN GEÇ TESLİM ALINMASI NEDENİYLE ARADA OLUŞAN ZARARIN TANZİMİNE KARAR VERİLMESİ.

Davacı … Tic.Ltd.Şti. vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 20/09/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız açılan ihalenin feshi davası sonucu gayrimenkulun geç teslim alınması nedeniyle tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 12/06/2012 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 06/03/2018 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı şirket yetkilisi Selime M… ile vekili Avukat … geldi, karşı taraftan davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, haksız açılan ihalenin feshi davası nedeniyle gayrimenkulün geç teslim alınmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili,… İcra Müdürlüğünün 2008/330 esas sayılı takip dosyası ile satışa çıkarılan taşınmazı ihalede en yüksek peyi ileri sürerek davacının satın aldığını sonrasında davalının kötü niyetli hareket ederek ihalenin feshi davası açtığını, … İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/1056 esas sayılı dosyasında şikayetin reddi ile ihale bedelinin %10’u oranında para cezasının davalıdan tahsiline karar verdiğini, bunun da davalının kötü niyetini gösterdiğini belirterek, taşınmazın geç tesliminden kaynaklanan zararının davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.

Davalı vekili; ihaleye katılması nedeniyle ihalenin feshi davası açtığını, davacının talebinde haksız olduğunu, kendisinin ihale sürecinde gördüğü eksiklikler nedeniyle yasal hakkını kullanarak dava açtığını, davası reddedilip üstüne bir de ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına mahkum edildiğini belirterek, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalının açtığı ihalenin feshi davasında haksız çıkan tarafa uygulanacak müeyyidenin yasalarda belirtildiği, nitekim açtığı ihalenin feshi davası reddedilen davalıdan para cezası tahsiline karar verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Anayasa’da Hak Arama Hürriyeti olarak tanımlanan ve yargı mercileri önünde hak arama, ihbar ve şikayet ve dava açma özgürlüklerini de kapsayan haklar vardır. Hiç kuşku etmemek gerekir ki, sözü edilen bütün bu hak ve özgürlükler asla sınırsız değildir. Bir diğer anlatımla toplumda sulh ve huzurun gerçekleşmesi, adil bir dengenin kurulabilmesi için, bu Anayasal hakların gösterdiği özellikler itibariyle başkalarının hak ve çıkarlarıyla olan ilişkilerine göre daraltılması ve ve genişletilmesi gerekir. Hak ve çıkarların karşı karşıya gelmesi, yani hukuki çıkarların (yararların) çatışması halinde çatışan çıkarlar arasındaki sınırın, MK.nun 1. maddesindeki ana kural uyarınca hakim tarafından büyük bir özenle çizilmesi gerekir. Hakim, çatışan çıkarlar arasındaki bu sınırın MK’nun anılan maddesi uyarınca hukuk yaratarak belirlerken, Adalete uygun bir sonuca varması için öğretide ve uygulamada kabul edilmiş ve genelleşmiş olan kıstaslardan da yararlanmalıdır. Hiç Kuşku yok ki, hukuken korunan varlıklar olarak haysiyet, şeref ve hak arama özgürlüğü soyut kavramlar olarak ele alındığından birinin diğerine üstünlüğü yoktur. Hukukça korunan üstün hak ve çıkarın var olması da tek başına asla yeterli değildir; aynı zamanda bu hak ve çıkarın kötüye kullanılmamış olması da gerekir. Anayasamızın 36 maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu düzenlenmiş olup dava açma hakkı Anayasal bir hak ise de bu hakkın sınrları içinde kullanılması gerekir.

Davaya konu olayda; davacının ihale yoluyla aldığı taşınmazı geç teslim almasının ve bu sebeple oluşan zararının nedeni davalının açmış olduğu ve yasal dava açma hakkının sınırlarının aşıldığı ihalenin feshi davasıdır. İhalenin feshi davası nedeniyle davacı taşınmazı geç teslim almıştır. Oluşan zararla davalının eylemi arasında uygun illiyet bağı da mevcut olup davacının taşınmazını geç teslim almasından kaynaklanan zararının kapsamı belilenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve davacı şirket yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/03/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2016/2269
KARAR NO:2016/4601
KARAR TARİHİ: 6.4.2016

6098/m.51,52

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.10.2013 gününde verilen dilekçeyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 6.11.2014 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı temsilcisi … tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR 

1- ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- ) Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;

a- ) Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 

Davacı, 2008/2029 talimat sayılı dosyası ile 11.2.2009 tarihinde yapılan ihalede … … plaka sayılı kamyonu satın aldığını, davalı idarenin ihalenin feshi davası açtığını, davanın redddine dair kararın 17.3.2011 tarihinde onanarak kesinleştiğini, davalının haksız ve kötüniyetle açtığı ihalenin feshi davası sebebiyle satın aldığı kamyonu 805 gün gecikmeli olarak teslim aldığını, bu sebeple zarara uğradığını belirterek uğradığı zararın ödetilmesini istemiştir.

Mahkemece, davalının ihalenin feshi davası açmamış olması durumunda davacının ihale ile satın aldığı kamyonu gecikmeden teslim alacağı ve tazminata konu masrafları yapmayacağı gerekçesiyle bilirkişi rapor ve ek raporda belirlenen miktar mahsup edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı lehine 9.12.2005 tarihli sözleşme ile trafik kaydında rehin şerhi bulunan … … plakalı kamyon dava dışı şirket adına kayıtlı iken, davalı idare görevlileri tarafından orman suçunda kullanılması sebebiyle 17.5.2007 tarinde yakalanarak el konulduğu, davalı orman idaresi tarafından 6831 Sayılı Kanun’un 84. maddesi uyarınca trafik kaydına satılamaz-devredilemez şerhi konulduktan sonra müsadere edilmesi halinde aynen iade etmek şartı ile sahibi dava dışı şirket yetkilisine iade edildiği, dava dışı şirketin borcu sebebiyle yapılan icra takibinde kamyonun satışına karar verildiği, rehin alacaklısı davacının 11.2.2009 tarihinde yapılan ihalede kamyonu alacağına mahsuben satın aldığı anlaşılmaktadır. Davalı idarenin kamyon hakkında devam eden ceza davasının bulunması ve araç hakkında müsadere kararı verilmesi halinde verilen kararın uygulanması için açtığı ihalenin feshi davasının reddine karar verilmiştir. Davalı tarafından açılan bu dava sebebiyle davacı, ihale ile satın aldığı kamyonu 20.2.2009 tarihinde teslim alabilecekken 5.5.2011 tarihinde teslim alabilmiştir. Davacının bu süre içerisinde kamyonu çalıştıramadığından kazanç kaybına uğramasına davalı açtığı ihalenin feshi davası ile sebep olmuştur.

Mahkemece, bilirkişi tarafından hesaplanan … TL kazanç kaybı zararı hüküm altına alınmış ise de; satın alınan … marka kamyonun 1997 model olup yıl boyunca iş bulup çalışmasının mümkün olmadığı gözetilmeden motorlu taşıyıcılar kooperatifi yazısı uyarınca hesaplanan kazanç kaybı zararı hüküm altına alınmıştır. Diğer yandan ihale alıcısı davacı kamyonun trafik kaydına davalı idare tarafından konulan satılamaz-devredilemez şerhinin bulunduğunu bilerek ihaleye girdiğinden zararın bir bölümünün tazminat alacaklısının üzerinde bırakılması gerekir. Mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51 ve 52. maddeleri uyarınca kazanç kaybı zararından uygun bir hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm kurulması gerekirken açıklanan hususların gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

b- ) Artırmada taşınır bir mal alan kişi, onun mülkiyetini ihale anında kazanır. Mülkiyetin intikali ile birlikte, o malın nef’i ve hasarı da alıcıya geçer. İhale ile kamyonu satın alan davacı kamyonun motorlu taşıtlar vergisini ödemekle yükümlü bulunduğundan bu vergiyi süresinde ödememesi durumunda gecikme faizi ile de sorumlu olduğu gözetilmeden … faizi ile davalının sorumlu tutulması usul ve yasaya uygun olmadığından kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.

c- ) İhale konusu kamyonun açık artırma ilanında, aracın ön camının çatlak, boyasının eski, damperli sac kasada ve kamyonda çiziklerin bulunduğu, lastiklerin eski stepne olduğu ve teybinin bulunmadığı belirtilmiştir. Aracın bu hali ve modelinin eski oluşu gözetildiğinde tamir edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Nitekim davacı kamyonu teslim aldıktan sonra tamir ettirmiştir. Davacının istediği tamir bedelinin reddine karar verilmesi yerine, davalının tamir bedelinden sorumlu tutulmasına karar verilmiş olması doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.

d- ) Davalının açtığı ihalenin feshi davası sebebiyle kamyonun 20.2.2009 tarihinden 5.5.2011 tarihine kadar yedieminde kalmasına sebep olduğu ve bu süre için ödenen yediemin ücretinden sorumlu olduğu gözetilmeden yediemin ücretinin tamamından sorumlu tutulması doğru görülmemiş, kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarda ( 2/a-b-c-d ) numaralı bentlerde gösterilen sebeplerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının öteki temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen sebeple reddine, 06.04.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

 

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

3 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

3 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

5 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

6 ay ago