Özet:
Davacının mobbinge maruz kaldığı konusunda işveren aleyhine şikayette bulunması Anayasal bir hak olan şikayet hakkı kapsamındadır. Yapılan şikayet; bir hakkın kullanımı ise, iftira veya kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı sürece fesih için haklı veya geçerli bir neden olamayacağı gözden kaçırılarak mahkemece davanın kabulü yerine hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde reddine karar verilmesi bozma nedenidir.
T.C.
Yargıtay
8. Hukuk Dairesi
Esas No:2014/1440
Karar No:2014/13116
K. Tarihi:
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin 05.01.2011-02.04.2012 tarihleri arası davalı işyerinde satış ve pazarlama sorumlusu olarak çalıştığını, davacıya işyerinde mobbing uygulandığını, bunu şifahi olarak yönetime ilettiğini, çözüm yerine istifa etmesi için baskının arttığını, noter aracılığı ile gönderilen 23.02.2012 tarihli ihtarnamede yaşananların aktarıldığını, sorunlarının çözülmemesi üzerine 28.03.2012 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, şikayet gerekçe gösterilerek davacının iş sözleşmesine 02.04.2012 tarihli ihtarname ile 4857/25-II-b maddesi gereği son verildiğini, beyanla şikayette bulunmuş olmasının işverene haklı nedenle fesih hakkı vermediğini beyanla, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, tazminatlara karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; haftada 20 müşteri ziyareti gerçekleştiğini, davacının varis tedavisi gördüğünden bahisle ziyaret sayısının 15’ini gerçekleştirebileceğini belirttiğini, 6-14.02.2012 tarihleri arası 8 adet müşteri ziyareti gerçekleştirdiğini, istirahatlı olduğu sürede 23.02.2012 tarihinde ihtarname göndererek gece geç saatlere kadar çalıştığı, taciz niteliğinde savunma istendiği, istifaya zorlandığı yönünde ifadede bulunduğunu, davacının bir defa 17.12.2011 tarihide yazı ile mesai saatlerine uyması hususunda uyarıldığını, 14.2.2012 tarihli savunmasına 1.3.2012 tarihli noterlik ihtarnamesi ile cevap verildiğini, 27.03.2012 tarihli ihtarname ile kendisinden beklenenlerin neler olduğunun hatırlatıldığını, ödevli bulunduğu edimleri yerine getirmemekteki ısrarcılığının devam ettireceğinin açıklık kazanması ile iş akdinin 02.04.2012 tarihinde son verilmesine karar verildiğini, davacının 4857 sayılı İş Kanunun 25/II maddesine göre iş sözleşmesine son verildiğini, ayrıca işveren vekili hakkında asılsız isnat ve ihbarlarda bulunduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davacının mobbing iddiasının kanıtlanmadığı, davacının diğer bir işçiyi şikayet etmesinin Anayasal bir hak olan şikayet hakkı kapsamında kalsa da şikayet süreci, soruşturma aşaması, davalı işveren tarafından verilen ihtarlar, uyarılar ve savunma yazıları dikkate alındığında, davacının davranışlarının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı ve iş ilişkisinin devam ettirilmesinin işveren açısından beklenmez bir hal aldığı, işverenin iş sözleşmesini feshetmesinin işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Somut olayda davacının iş sözleşmesi; haftada 20 olan müşteri ziyaret sayısını gerçekleştirmemesi, rahatsızlığı nedeniyle bu sayının davacının önerisiyle 15’e indirilmesine rağmen davacının bunun altında ziyaret yapması, ayrıca davacının genel müdür hakkında asılsız isnatla Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunması nedeniyle 4857 Sayılı İş Kanunu m.25/II uyarınca feshedilmiştir.
Dosya içeriğine göre davacıdan haftalık yapması gereken müşteri ziyaretini gerçekleştirmediği konusunda ilk olarak 14.02.2012 tarihinde savunmasının istendiği, feshin ise 02.04.2012 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının yapması gereken haftalık 20 müşteri ziyaret sayısının önceden objektif, somut, ölçülebilir olarak belirlenip davacıya tebliğ edildiği konusunda dosyada bir veri olmadığı gibi, davacının rahatsızlığı nedeniyle ondan beklenen ziyaret sayısı düşürülmüşse de davacının savunmasının alınması ve fesih süreci sırasında ziyaret performansının objektif olarak ölçülebilmesi için yeterli sürenin de tanınmadığı gözetildiğinde, davacının performansının ölçülmesi için yaklaşık 2 aylık bir sürenin yeterli görülemeyeceği bu nedenle fesih bildiriminde belirtilen gerekçenin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacının 28.03.2012 tarihinde mobbing suçlamasıyla işyerinde istifaya zorlandığını, ziyaret sayısının artırılması konusunda baskı yapılıp sürekli takip edildiğini, Genel Müdür’ün kendisine yönelik “vasıfsız elemansın senin masan bile yok” şeklinde aşağılamalarına maruz kaldığını belirterek Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğu gözlenmiştir. Fesih bildiriminde davacının asılsız suçlamalarda bulunmasının da fesih nedeni yapıldığı anlaşılmaktadır. Yapılan soruşturma sonucunda iddiaların desteklenmediği, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, mobbing kapsamında kalan ihbar içeriği hakkında İş Mahkemeleri’ne dava açabileceği belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Davacının mobbinge maruz kaldığı konusunda işveren aleyhine şikayette bulunması Anayasal bir hak olan şikayet hakkı kapsamındadır. Yapılan şikayet; bir hakkın kullanımı ise, iftira veya kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı sürece fesih için haklı veya geçerli bir neden olamayacağı gözden kaçırılarak mahkemece davanın kabulü yerine hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde reddine karar verilmesi bozma nedenidir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 329.00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, 17.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…