Yargı Kararları

HÜKÜM FIKRASINDA DAVANIN KISMEN KABULÜNE KARAR VERİLDİĞİ HALDE DAVALI LEHİNE VEKALET ÜCRETİ TAKDİR EDİLMEMESİ

T.C YARGITAY 20.Hukuk Dairesi Esas: 2019/ 3523 Karar: 2019 / 6673 Karar Tarihi: 18.11.2019

ÖZET: Dava şartı aleyhe bozma yasağının istisnalarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Takipten sonra davadan önce yapılan ödemelere açıklık kazandırılmaması ve gözönünde bulundurulmaması doğru değildir. Keza davalı borçlu ödemeleri davanın açılmasından sonra ise bu ödemelerin infazda dikkate alınacağı da gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması da hatalıdır. Bakiye alacak, asıl alacak ve fer’ileri de tespit edilerek mahkemece buna göre hüküm fıkrasında kabul edilen asıl alacak ve işlemiş faiz miktarları açıkça yazılmak suretiyle hüküm kurulması gerekir. Mahkemece bozma kararında ve yukarıda belirtilen hususlara dikkat edilmeksizin hüküm kurulması doğru görülmediği gibi kabule göre de hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi de bozmayı gerektirmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, karar verilmiştir.

(634 S. K. m. 20)

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Dava dilekçesinde, davalının

kat> maliki olduğu sitede ısı yalıtım vs. onarım

işyerinin yapılması için 14.01.2015 tarihli duyuru ile olağanüstü toplantı çağrısı yapıldığı, imza listesine göre elden ve ilan yoluyla da duyurulduğu, 01.02.2015 tarihli toplantıda ısı yalıtımı ve diğer işlerin yapılmasının 99 kişinin oyuyla kabul edildiği, yapılacak işlerin de açıklandığı yüklenici firma ile 02.04.2015 tarihli sözleşme ile işlerin KDV dahil 945.000.-TL yapılmış ve “sitede bulunan 177 bağımsız bölüme bölünerek her bir bağımsız bölüm için ödenmesi gereken onarım aidatı tutarının 5.338,98.-TL olarak hesaplandığı, davalının da dahil olduğu bazı

kat

maliklerinin onarım aidatını peşin ödemedikleri gibi kredi kullanarak da ödemedikleri için icra takibi yapıldığı, davalı aleyhine …. 5. İcra Müdürlüğünün 2015/14699 E. sayılı dosyasından takip yapıldığı, itiraz edildiği, itirazın hukuki dayanağı bulunmadığı, davalının takibe konu 5.338,00.-TL asıl ve 329,18.-TL işlemiş faizini, takip tarihinden itibaren işleyecek aylık % 5 gecikme faiziyle ödemesi gerektiği belirtilerek, itirazın iptali ve % 20 icra inkar tazminatı istenilmiştir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 31.10.2018 tarih ve 2017/2284 E. – 2018/6954 K. sayılı kararı ile “…Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; kurulan hüküm alınan bilirkişi raporuna dayandırılmış ancak bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.

Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, ortak giderden payına düşeni ödemeyen bağımsız bölüm malikinin ödemede geciktiği günler için ödemekle yükümlü bulunduğu gecikme tazminatının başlangıç gününün açıkça saptanmış olması gerekir. Dava konusu ortak giderin, dayanağını oluşturan düzenleme; işletme projesi ise işletme projesinin davalıya tebliğ edildiği tarih,

kat

malikleri

kurulu kararı ise bu kurula davalı

katılmışsa karar tarihi, kararın alındığı toplantıya

katılmamışsa bu kararın kendisine tebliğ edildiği ya da başka bir biçimde borcunu öğrendiği tarih, bu da yoksa hakkında açılan icra takibi nedeniyle ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih esas alınmalıdır. O halde; öncelikle aidat borcunun doğduğu dönemlere ilişkin alınan

kat

malikleri

kurulu kararlarına ait belgeler (toplantı tutanakları, hazirun cetveli, gündem, vs.) dosyaya celbedilerek, bu kararların iptal edilip edilmediği, davalıya tebliğ edilip edilmediği tespit edilip, tebliğ tarihinden itibaren gecikme tazminatı uygulanabilecek olup, temerrüt tarihi duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeksizin takip tarihinden öncesine gecikme tazminatı işletilmesi doğru görülmemiştir. Tarafların tüm delilleri, banka kayıtları, ödeme belgeleri, tahsilat makbuzları celbedilerek, davalının ödemesi gereken bir meblağ bulunup bulunmadığı tam olarak tespit edilip, alınacak uzman mali müşavir bilirkişi raporu doğrultusunda, 634 sayılı

Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri de birlikte değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz, denetime elverişli olmayan incelemeyle karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.” denilerek bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile …… 5. İcra Müdürlüğünün 2015/14699 sayılı dosyasındaki 4.438,56 TL asıl alacak olmak üzere toplam 4.505,56 TL’ye yönelik davalı itirazının iptaline, davalı tarafından yapılan ödemelerin icra dairesince dikkate alınmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak çekişme konusu olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, ortak gider alacağına yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı yönetimin davalı aleyhine ortak gider kaynaklı ….. 5. İcra Müdürlüğünün 2015/4699 Esas sayılı dosyasında 5.338,00 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı, davalının icra takip tarihinden ve dava tarihinden sonra bir kısım ödemede bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında da davalı yanın takipten sonra, davadan önce yaptığı ödemeler de bulunduğu belirtilerek bir hesaplama yapılmıştır. Bu durumda takipten sonra, davadan önce yapılan ödemeler var ise, bu ödemelerin mahsup edilerek davanın açılması gerekir. Bu ödemeler bakımından davacının dava

açmakta hukuki yararı yoktur. Hukuki yarar dava şartlarındandır. Dava şartı aleyhe bozma yasağının istisnalarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Takipten sonra davadan önce yapılan ödemelere açıklık kazandırılmaması ve gözönünde bulundurulmaması doğru değildir. Keza davalı borçlu ödemeleri davanın açılmasından sonra ise bu ödemelerin infazda dikkate alınacağı da gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması da hatalıdır. Bakiye alacak, asıl alacak ve fer’ileri de tespit edilerek mahkemece buna göre hüküm fıkrasında kabul edilen asıl alacak ve işlemiş faiz miktarları açıkça yazılmak suretiyle hüküm kurulması gerekir. Mahkemece bozma kararında ve yukarıda belirtilen hususlara dikkat edilmeksizin hüküm kurulması doğru görülmediği gibi kabule göre de hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi de bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/11/2019 günü oybirliği ile karar verildi. (¤¤)</b

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago