Dava şartları birçok ayrıma tâbi tutulmakla birlikte inceleme konusu bakımından önemli olan ayrım; dava şartlarının genel dava şartları ve özel dava şartları olarak bir ayrıma tâbi tutulup incelenmesidir.
Buna göre HMK’nın 114. maddesinde sayılan dava şartları tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan şartlar olması nedeniyle bunlar genel dava şartları olarak adlandırılır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” ifadesi yer alır. Buna göre, HMK’da sayılan genel dava şartlarına ek olarak bazı münferit davalarda özel bir takım dava şartları öngören düzenlemeler vardır.
Özel dava şartlarına en güzel örnek, İİK’na göre iptal davası açılabilmesi için alacaklının elinde aciz vesikasının bulunması gerektiğinin İİK’nın 277/1-b,1’de açıkça düzenlenmiş olmasıdır. Ayrıca borçtan kurtulma davası için davacı borçlunun alacağın %15’i oranında teminat yatırması gerektiği(İİK m. 69), terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için davalı eşe ihtar kararının tebliğ ettirilmesi ve ihtar kararının tebliğinden itibaren iki ayın geçmesi gerektiği(MK m. 164/2) ilgili özel kanunlarında açıkça düzenlenmiş özel dava şartlarına örnektir.
Yine, İİK’nun 277–284. maddelerine göre iptal davası açabilmek için, alacaklının elinde borç ödemeden aciz belgesi (ÎİKmd. 143, 105) bulunması; mirasçılardan alacaklı olanların tenkis davası açabilmesi için saklı pay sahibi mirasçıdan alacaklarını tahsil etme olanağı olmadığını gösteren aciz belgesi(İİK Md. 153, 105) almış olması ve ihtara rağmen mirasçıların tenkis davası açmamış olması(TMK md. 562) birer özel dava şartıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında, Bireysel Başvuru halinde, başvuru harcının, başvuru sırasında veya adli yardım talepli başvurularda adli yardım talebinin reddi üzerine yatırılmaması durumunda, başvuru şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle, 6216 sayılı Kanun’un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası delaletiyle 6100 sayılı Kanun’un 115. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun usulden reddine karar verilmesi gerektiğine yer verilmiştir.[1]
Tasarrufun iptali davalarında Yargıtay içtihadıyla, kanunda sayılan aciz belgesi şartının yanında birtakım özel şartlar da öngörülmüştür. Bu şartlar bir kararda şu şekilde belirtilmiştir; “Dava, İİK’nun 277. ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının davalı borçluda gerçek bir alacağının bulunması, borçlu hakkında yapılan bir icra takibinin kesinleşmiş olması, iptal konusu tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış bir aciz belgesinin bulunması gerekli olup bu şartların varlığı mahkemece re’sen değerlendirilmelidir.”[2]
Yargıtay, tasarrufun iptali davalarında, aciz belgesinin yanında bir takım özel dava şartları öngörmüş ve söz konusu şartların somut olayda aranması gerektiğini de kararlarında ısrarla vurgulamıştır. Aciz belgesinin dışındaki diğer şartlar, İİK’da belirtilen şartlar değildir.
Genel icra hukukuna göre açılan tasarrufun iptali davalarında Yargıtay kararlarında belirtilen şartlar şunlardır; 1- Geçerli aciz belgesinin olması, 2- Davacının, davalı borçluda gerçek bir alacağının bulunması, 3- Kesinleşmiş bir icra takibinin olması, 4- İptal konusu tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması. Belirtilen şartlar genel icra hukukuna göre açılan iptal davaları için öngörülmüştür.
Kamu icra hukukuna göre açılan tasarrufun iptali davalarında ise, sayılan şartların karşılığı şu şekilde belirlenebilir; 1- Kesinleşmiş bir amme alacağının bulunması, 2- Kesinleşen amme alacağı için tahsil dairesince yapılan takibin kesinleşmiş olması, 3- Amme alacağının iptal konusu tasarruftan önce doğmuş olması.
Yukarıda ayrıntılı bir şekilde ele alınan dava şartlarından bazılarında söz konusu olan eksikliklerin yargılama sırasında giderilmesi mümkündür. Bu hallerde davanın usulden reddine karar verilmez, tarafa eksikliği giderilmesi için kesin süre verilir(HMK Md. 115/2). Vekaletname eksikliği, gider avansının yatırılmamış olması gibi hususlar bu tür eksikliklerdir. Ancak verilen kesin süre içinde de eksiklik giderilmezse mahkeme, davayı, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddeder. Dava şartı eksikliği mahkemece fark edilmemiş ve taraflarca da ileri sürülmemiş fakat hüküm verilmeden önce bu eksiklik giderilmişse, artık dava usulden reddedilemeyecektir(HMK Md. 115/3).
SONUÇ
Sonuç olarak, genel ve özel dava şartlarının önemi, davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için, varlığı ya da yokluğunun hâkim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilebilmesi ve taraflarca da eksikliğin davanın her aşamasında ileri sürülebilmesidir(HMK m. 115/1).
Dava şartlarının eksik olması halinde, davanın usulden reddedilmesi gerekir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise, bunun tamamlanması için kesin süre verilir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse dava, dava şartı yokluğu dolayısıyla usulden reddedilir. Dava şartları mevcut ise, ancak bu takdirde, davacı tarafından dava ile talep edilen hakkın(esas talebin) haklı olup olmadığı incelemesine geçilir.
Diğer taraftan dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez(HMK Md. 115/3).
Bütün açıklamalara rağmen kanunda düzenlenen bir hususun özel bir dava şartı olup olmadığını tespit etmek her zaman kolay değildir. Bu durumda, özellikle, belirtilen şartın davanın esasını incelemeye engel olup olmadığına ve hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınıp alınmadığına bakmak gerekir.
[1] AYM 30.06.2016 T., 2014/963 K.
[2] Yarg. 17. HD, 20.05.2009, 2951/3395, nak.: Güneren, A.: İcra ve İfas Hukukunda İstihkak ve Tasarrufun İptali Davaları, Ankara 2012, s. 375.
Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…