Sigorta bildirimi yapılmadan çalışan işçilerin sigortasız geçen bu çalışma sürelerini sigortalı hale getirebilmek için açtıkları davalara hizmet tespit davası denir.
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86/7 maddesi uyarınca; Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.
Hizmet tespiti davalarında davacı işçi, geçmiş yıllarda söz konusu işyerinde çalışmış olduğunu ispat etmekle yükümlüdür. Davacı bu durumu her türlü delille ispat edebilir. Hizmet tespiti davalarındaki en önemli delillerden birisi tanık delilidir.
Çalışmanın varlığını ispat edecek herkes tanık gösterilebilecek olmasına rağmen, Yargıtay içtihatlarında tanık olarak özellikle çalışıldığı iddia edilen dönemde aynı işyerinde çalışmış bulunan bordro tanıklarının (aynı dönemde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirimi yapılmış olan diğer işçilerin) dinlenilmesini ya da çalışmanın tespiti istenilen dönemde işyerine komşu işyerlerinde çalışmış kişilerin dinlenilmesini aramaktadır.
Hizmet tespiti davalarında; Davaya konu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak, kanaat edinmeye yetecek kadarının bilgi ve görgülerine başvurulmalıdır.
Konu ile ilgili örnek Yargıtay Kararı;
T.C. Yargıtay 21. Hukuk DairesiE. 2009/4317K. 2010/3846K.T. 06.04.2010
“Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.10.2003-14.08.2006 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 01.10.2003-14.08.2006 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı iddiasına dayalı Kuruma bildirilmeyen 01.10.2003-23.02.2005 tarihleri arasında çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece tanık anlatımları ile hizmet cetvelindeki sigortalılık süresinin uygunluk gösterdiğini davacının 23.02.2005 tarihinden önce davalı işyerinde çalıştığını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1 999/21 -549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 01.10.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Yapılan incelemede davalı işyerinden 2005 yılında 306 gün, 2006 yılında 210 gün bildirim olduğu 15.08.2006 tarihinde davacının çıkışının gösterildiği tanık Günay’ın davacının ev komşusu, tanık Morgül’ün davacının kardeşi olup bordro tanığı olmadıkları, bordro tanığı olan Emine ile Lütfi’nin davacının işe giriş tarihi ile ilgili bilgi vermedikleri, bordo tanığı olan Safiye’ nin davacının 2005 yılında işe girdiğini beyan ettiği, tanık beyanlarının birbiriyle çeliştiği, giderek hükme esas alınacak nitelikte olmadığı görülmektedir.
Yapılacak iş; dosya içerisinde bulunan davalı işyerinden verilen 20012005 dönemine ait dönem bordrolarında birden ziyade çalışanların olduğu nazara alınarak diğer bordro tanıklarının beyanlarına başvurarak tüm deliller bir arada değerlendirilip çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…