Bilgi Deposu

Hizmet Sözleşmesinin Devri

                                                                        HİZMET SÖZLEŞMESİNİN DEVRİ

6098 sayılı Borçlar Kanununun “Sözleşmenin Devri” başlıklı 429 uncu maddesinde; “Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir. Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir.

Hükümde yer aldığı üzere hizmet sözleşmesinin devri, çalışma hayatının aktifliği ve tarafların ihtiyaçları halinde, işçinin tüm haklarının korunması şartıyla, hizmet sözleşmesi ile çalışılan işçinin bir yerden başka bir şirkete transfer olması olarak tanımlanabilir.

HİZMET SÖZLEŞMESİNİN DEVRİNİN HUKUKİ ÖZELLİKLERİ

1-İşçinin Yazılı Onayının Alınması:

Hizmet sözleşmesinin devri, işçi, işveren ve hizmet sözleşmesini devralan işveren arasında üçlü bir ilişkiyle gerçekleşmektedir. Devirle birlikte işçinin bundan böyle devralan işverene hizmet vermesi öngörülmektedir. Hizmet sözleşmesinin devrinde, devreden ve devralan işverenler ile işçinin devir hususunda iradelerinin birleşmesi şarttır.

Hizmet sözleşmesinin devrinden önce mutlaka işçinin yazılı onayının alınması gerekmektedir. Devir esnasında da, yazılı onay alınabilir. Fakat, devir sonrasında işçiden yazılı onay alınmasının hukuken geçerliliği yoktur. İşveren, işçinin iradesi olmaksızın böyle bir uygulama gerçekleştirir, işçi de kabul etmeyerek diğer işverene ait işyerinde işbaşı yapmaz ise, iş sözleşmesi işveren tarafından feshedilmiş sayılacaktır.

2-Devir Sözleşmesinin Şekli:

6098 sayılı Kanunun genel olarak sözleşmenin devrine ilişkin düzenlemeler içeren 205 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında; “Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır.” hükmü yer almaktadır.

6098 sayılı Borçlar Kanununun 429 uncu maddesi; hizmet sözleşmesinin devri sözleşmesinin şekli ile ilgili herhangi bir düzenleme getirmemiştir. Ayrıca, işçinin hizmet sözleşmesinin devrine ilişkin yazılı onayı devir esnasında alınmak isteniyorsa, sözleşmenin yazılı şekilde gerçekleştirilmesi geçerlilik şartıdır. İlgili husus dışında, sözleşmenin mutlaka yazılı olarak yapılması gerekmemektedir. Devreden ve devralan tarafın sözlü ve hatta zımni anlaşması ile de devir işlemi gerçekleştirilebilir.

Öte yandan, devir sözleşmesinin yazılı bir şekilde yapılması, ileride ortaya çıkacak anlaşmazlıkların önüne geçilmesi ve ispat hukuku açısından önemli mahiyettedir.

HİZMET SÖZLEŞMESİNİN DEVRİNİN HUKUKİ SONUÇLARI

Hizmet sözleşmesinin devri ile işçi ile devreden işveren arasındaki iş ilişkisi sona erer. Ancak, iş sözleşmesi yeni işveren ile bir kesintiye uğramaksızın devam eder. Bu sebeple, sözleşmenin feshi ve yeni bir iş ilişkisi kurulması mevzu bahis değildir. Bu sayede devreden işveren feshe bağlı sonuçlarla karşılaşmadan, işçi de kıdem süresine bağlı haklarını kaybetmeden iş ilişkisinin sürekliliği korunarak devralan işverenin kıdemli iş gücü ihtiyacı karşılanmış olmaktadır. Hizmet sözleşmesinin devri ile sözleşmeye bağlı tüm hak ve borçlar herhangi bir değişikliğe uğramaksızın devralan işverene geçmektedir.

Hizmet sözleşmesinin devri ile birlikte, devreden işveren ile işçi arasındaki iş ilişkisi sona erdiği için, devreden işverenin devir tarihinden sonraki alacak ve borçlar konusunda herhangi bir sorumluluğu doğmamaktadır. Devir tarihten itibaren doğan hak ve borçların sahibi sözleşmeye taraf devralan işverendir.

Ancak, devreden işveren döneminde doğmuş fakat ödenmemiş olan işçilik alacakları açısından sorumluluğun tespiti hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu sebeple, devreden ve devralan işverenlerin devir tarihine kadar alacaklara ilişkin sorumluluklarının, işyeri devrini düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunun 6 ncı maddesi ve 1475 sayılı mülga İş Kanununun yürürlükteki 14 üncü madde hükümlerinin kıyasen uygulanması sonucunda belirlenmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Devreden işveren devralan işverenle birlikte kendi döneminde doğmuş borçlardan, işyeri devrinde olduğu gibi iki yıl süre ile birlikte sorumlu olmalıdır. Kıdem tazminatı bakımından da birlikte sorumluluk söz konusu olmaktadır. Ancak, 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca, devreden işverenin kendi dönemi için hak kazanılan kıdem tazminatından doğan sorumluluğu, kanunda öngörülen zamanaşımı süresi 10 Yıldır.

 

Alanya Lawyer

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 hafta ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 hafta ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

1 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

1 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

3 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

4 ay ago