Yargı Kararları

Gösteri Yürüyüşünün Engellenmesi Nedeniyle Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edilmesi

Olaylar

Başvurucunun da aralarında bulunduğu yaklaşık 250 kişilik grup Ankara Şehirlerarası Terminal İşletmesinin (AŞTİ) karşısında bulunan pazar yerinde bir araya gelmiş ve toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin yapılacağı -yaklaşık bir kilometre uzaklıkta bulunan- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) binasına kadar görüşmelere katılacak Konfederasyon heyeti ile birlikte topluca yürümek ve bina önünde basın açıklaması yapmak istemiştir. Kolluk görevlileri, toplantı ve yürüyüş güzergâhının Valilikçe izin verilen alanlar içinde olmaması ve grubun yolun tamamını araç trafiğine kapatması nedeniyle gruba dağılmaları yönünde ihtarda bulunmuş, yürüyüşü engellemek için barikat kurmuştur. Uyarılara rağmen dağılmayan grubun yürümek için polis kalkanlarına yüklenmeleri nedeniyle kolluk güçleri tarafından gruba müdahale edilmiş ve başvurucu gözaltına alınmıştır.

Başvurucu; kendisine müdahale eden kolluk güçleri, sorumlu olan amirler ile Ankara İl Emniyet Müdürü, Ankara Valisi ve İçişleri Bakanı hakkında kasten yaralama ve görevi kötüye kullanma suçlarından soruşturma başlatılması talebiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) başvurmuştur. Başsavcılık, Bakan ve Vali hakkındaki soruşturmanın farklı usullere tabi olması nedeniyle ayırma kararı vermiş; kolluk görevlileri ve amirleri hakkında ise kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara yaptığı itirazı sulh ceza hâkimliği kesin olarak reddetmiştir.

İddialar

Başvurucu, sendikanın aldığı karar doğrultusunda gösteri yürüyüşü yapılmasına izin verilmemesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer almakta olup bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir araya gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif bir şekilde kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak, çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkmasını, korunmasını ve yayılmasını güvence altına almaktadır. Buna göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan bir müdahale zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.

Kamu gücünü kullanan organların kanunları -toplantı hakkının kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak derecede- katı yorumlayarak mevzuatta öngörülen usullere tam olarak uyulmadığını ileri sürmeleri tek başına toplantı veya gösteri yürüyüşünün barışçıl niteliğini ortadan kaldırmaz. Bu durumun varlığı toplanma hakkının ihlal edilmesini haklı gösteremez. Barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş kişilerin toplantı hakkını kullanırken kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına devletin sabır ve hoşgörü göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir.

Somut olayda başvurucunun da yer aldığı grup, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin yapılacağı yere kadar yaklaşık bir kilometre gösteri yürüyüşü yapmak istemiştir. Katılımcılar anılan yürüyüşü, ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarının iyileştirilmesi amacıyla fikirlerini kolektif biçimde ifade etme, o sırada toplu iş görüşmelerini yapmak üzere ÇSGB binasında bulunan Hükûmet yetkililerine seslerini duyurmak amacıyla düzenlemiştir. O hâlde başvuru konusu yürüyüşün özellikle görüşmelerin yapıldığı tarihte gerçekleştirilmesinin katılımcılar yönünden özel bir önemi bulunduğunun kabulü gerekir. Anılan amaca yönelik gerçekleştirilmesi planlanan toplantı ve gösteri yürüyüşü, demokratik bir toplumda saygı ile karşılanmalıdır.

Bununla birlikte yürüyüş güzergâhının Ankara’nın işlek caddelerinden birinde olmadığı, aksine ÇSGB binasına giden çok sayıda oldukça dar ara sokaklardan birinin seçildiği tespit edilmiştir. Görüntü kaydı çözümüne ilişkin tutanakta yolun tamamen trafiğe kapatıldığı bilgisi dışında herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır. Dolayısıyla göstericilerin toplantı esnasında trafiği ne ölçüde aksattıklarına, araçların ilerlemesi için alternatif yolların mevcut olmadığına, trafiğin aksadığı süre içinde kamu düzeni ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması çerçevesinde katlanılması zor veya imkânsız bir zarar ya da zarar tehlikesi ile karşılaşıldığına, yürüyüşün doğası gereği hoşgörü gösterilmesini gerektiren kabul edilebilir sınırı aşıp aşmadıklarına yönelik değerlendirme yapılmamıştır. Yürüyüş yapılması planlanan güzergâhın yaklaşık bir kilometrelik bir mesafe olduğu ve aynı bölgede çok sayıda ara sokak bulunduğu gözetildiğinde yürüyüşe engel olunmaması hâlinde trafiğin sadece kısa bir süre aksayacağı hususu gözetilmemiştir.

Somut olayda katılımcıların toplu hâlde yürümemeleri, pankart ve flama taşımamaları ve bireysel şekilde toplantı alanını terk etmeleri kaydıyla ilgili yerde basın açıklaması yapmalarına izin verilmiştir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için kolektif bir şekilde kullanılan bir haktır. Başvuruya konu olayda anılan hakkın kolektif şekilde kullanılmasının -ekonomik ve sosyal haklar açısından- önemi de gözetilmemiştir.

Öte yandan bütünüyle barışçıl olmaktan çıktığı değerlendirilmeyen ve herhangi bir şiddet hareketi yaşandığı tespit edilemeyen gösteri yürüyüşünde katılımcıların haklarını kullanabilmelerine yönelik olarak idarenin daha fazla tolerans göstermemesi için makul hiçbir sebebin bulunmadığı değerlendirilmiştir.

Başvuruya yansıyan olgular dikkate alındığında barışçıl olduğu kabul edilen ve kamuya açık bir alanda yapılan bir gösteri yürüyüşünün engellenmesi, katılımcıların dağıtılması ve gözaltına alınması şeklindeki müdahale ile başvurucunun toplu şekilde gösteri yürüyüşü gerçekleştirme ve bu suretle fikirlerini ifade etme hakkından mahrum bırakılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı, dolayısıyla müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

 

Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.

Barış kaya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago