Bilgi Deposu

Görevsizlik Veya Yetkisizlik Kararına Karşı Ne Yapılmalı?

  1. Genel Olarak

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20’nci maddesi, görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemenin, dava dilekçesini ve dosyasını görevli veya yetkili mahkemeye göndereceğini düzenlemektedir.

Ancak görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkeme bu işlemi resen yapmayacak, tarafların talebi üzere gerçekleştirecektir. Bu yazının amacı ise, dava dilekçesinin ve dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi için yapılması gereken işlemlerin ayrıntılı olarak ele alınmasıdır.

  • Görevsizlik Kararı

Mahkemelerin görevi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1-4’üncü maddeleri arasında düzenlenmiş olup aynı kanunun 114/1-c bendinde mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’nci maddesinin; “Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü gereğince, mahkeme, davanın her aşamasında ve hatta duruşma yapmadan dahi re ’sen görevsizlik kararı verebilir. Bununla birlikte, mahkemenin görevsiz olduğu, davanın taraflarınca da yargılama bitene kadar davanın her aşamasında ileri sürülebilir(HMK Md. 1-4).

İlk derece mahkemesi görev hususunu re ‘sen nazara alabileceği gibi, davanın esası hakkında nihai kararı verdikten sonra, davanın taraflarınca nihai karara karşı üst derece mahkemesine gidildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince,[1] Yargıtayca[2] ve hatta Uyuşmazlık Mahkemesince[3] görev hususu re ‘sen nazara alınır ve davanın esasına girilmeden önce ilk derece mahkemesinin görevli olup olmadığı incelenir.[4] Bunun için tarafların ilk derece mahkemesinin hükmünü görev açısından üst derece mahkemesine götürmüş olmasına gerek yoktur.

Gerek davanın taraflarınca ileri sürülen görev itirazı gerekse re ‘sen görevli olmadığına karar veren mahkeme, görevsizlik kararında davanın görevsizlik nedeniyle reddine yer vermeli, görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunu bildirmeli ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermelidir, aksi halde bozmayı gerektirir. Nitekim görevsizlik kararında görevli mahkemenin yanlış gösterilmesi de bozmayı gerektirmektedir.

  • Yetkisizlik Kararı

Mahkemelerin yetkisi, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydı ile, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5-19’uncu maddeleri arasında düzenlenmiş olup kesin yetki dava şartları arasında sayılmıştır. Kesin yetki dışındaki haller ise ilk itiraz olarak düzenlenmiştir.

Buna göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı, uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı ve iş bölümü itirazı ilk itirazlar olup, bu sayım dışında ilk itiraz ileri sürmek mümkün değildir(HMK Md. 116).

Kesin yetki kuralının bulunduğu hallerde, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir(HMK Md.19/1).

Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir.[5] Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz[6](HMK Md.19/2). Bu durumda davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir(HMK Md.19/4).

Davalı taraf, yetki itirazında birden fazla yetkili mahkeme bildirmiş olup davanın bildirdiği mahkemelerden hangisine gönderilmesini istediğini açıkça belirtmemişse, yetki itirazı dikkate alınmaz.[7] Ayrıca yetki itirazında gösterilen mahkemeler dışında başka özel yetkili mahkeme bulunsa dahi, yetki itirazında gösterilmediğinden o mahkemenin yetkili olduğuna karar verilemez.

Dolayısıyla dava şartı olmayan -kesin yetki dışındaki- yetki itirazının mahkemece re ‘sen nazara alınması söz konusu olmayıp, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19’uncu maddesi uyarınca davalı tarafından süresi içinde[8] ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulması gerektiği, aksi halde yetkisiz mahkemenin yetkili hale geleceği düzenlenmiştir.

Yetki itirazında yetkili mahkemeyi bildirmek zorunda olan davalı gibi, yetkisizlik kararı veren mahkeme de yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi göstermek zorundadır(HMK Md.19/3). Aksi halde yetkisizlik kararında yetkili mahkemenin gösterilmesi ve/veya yanlış gösterilmesi bozmayı gerektirmektedir.

Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine, görevli mahkemeye başvurma yetkisi, usulü, süresi ve neticeleri bakımından görevsizlik ve yetkisizlik kararları arasında kanun hiç bir fark yapmamış, konuyu aynı hükümle tanzim etmiştir.

Buna göre, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir(HMK Md.20/1).

Görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemenin dosyayı gönderdiği görevli veya yetkili mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye göndermelidir(HMK Md.20/2).

  • Sonuç Olarak

Sonuç olarak, davanın taraflarından birinin, görevsizlik veya yetkisizlik kararına karşı kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde, görevsizlik ve yetkisizlik mahkemesine, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunması gerekmektedir. Aksi halde görevsiz ve yetkisiz mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.[9]


[1] İstanbul BAM 17HD., 11.10.2018 T., 2018/1898 E., 2018/1584 K.

[2] Yargıtay 4. HD. 03/03/1966 T., 1965/11160 E., 19665126 K.; “Olayda davanın esastan reddedilmiş olması nedeniyle davalının görev yönünden işbu kararı temyiz etmemiş bulunması hükmün görev bakımından bozulmasına engel teşkil etmez. Bu itibarla dâva dilekçesi görev yönünden reddedilmek üzere hüküm bozulmalıdır.”

[3] Uyuşmazlık Mahkemesi HB., 24.09.2018 T., 2018/411 E., 2018/469 K.; “Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re ‘sen) dikkate alınması zorunludur. Bu sebeple açılacak tam yargı davalarının da idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”

[4] İstanbul BAM 17. HD., 11.10.2018 T., 2018/2001E., 2018/1586 K.; “6100 sayılı HMK‘nun 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu düzenlenmiş, aynı yasanın 114. maddesinde ise, mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır.115. maddede, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece re ’sen araştırılacağına yer verilmiştir. Açıklanan tüm yasal nedenler ve özellikle mahkemenin görevi taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmayacağından mahkemece, dava hakkında, mahkemenin görevi ile ilgili dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek karar verilmiş olması doğru olmadığından, davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”

[5] İzmir BAM. 10. HD., 15.05.2017 T., 2017/381 E., 2017/623 K.

[6] İstanbul BAM 16. HD., 12.10.2018 T., 2017/2517 E., 2018/2125 K.

[7] Yargıtay 17. HD., 17.04.2008 T., 2008/415 E., 2008/2012 K.; “HUMK.nun 23. maddesine göre, yetki itirazının geçerli olabilmesi için yetkili mahkemenin açıkca bildirilmesi gerekir. Görüldüğü üzere davalı yetki itirazında birden fazla mahkemeyi yetkili göstermiştir. Anılan itiraz HUMK.nun 23. maddesine uygun bulunmadığından geçersizdir. O halde mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek sonuca uygun karar vermek gerekirken dava dilekçesinin yetki yönünden red edilmiş olması doğru görülmemiştir.”

[8] İstanbul BAM. 3. HD., 17.01.2018 T., 2017/1863 E., 2018/34 K.

[9] Yargıtay 11. HD., 01.03.2010 T., 2018/11249 E., 2010/2260 K.; “Bir dava için birden fazla yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birisinde dava açmak hususunda bir seçim hakkına sahiptir. Davacı davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirisinde açmayıp da yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalıya geçer. Davalının bu durumda yetki itirazında bulunurken birden fazla mahkemeyi yetkili göstermesini engelleyen yasal bir düzenleme mevcut değildir. Zira HUMK.’nun 23/son cümlesinde “mahkemenin selahiyettar olmadığını iddia eden taraf selahiyettar mahkemeyi beyana mecburdur” hükmünü getirmiştir. Bu hükmün, kanunen öngörülen birden fazla yetkili mahkeme bulunması halinde, yetki itirazında bu mahkemelerden birkaçının gösterilmiş olmasının yetki itirazını geçersiz kılacağı şeklinde yorumlanması, yasa koyucunun amacına ve tarafların menfaatine uygun değildir. Hukuki işlemlerin geçerli olabilecekleri biçimde yorumlanması ana ilkelerdendir (YİBK. 09.10.1946 sayı:6/12, YHGK. 10.02.1960 E.4-6, K.188, 17.02.1960 E.4-10, K.192).”

 

Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.

Barış kaya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

2 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

2 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

2 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

2 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

4 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

5 ay ago