T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/741
Karar: 2014/26102
Karar Tarihi: 09.12.2014
TAZMİNAT DAVASI – GERÇEK ZARAR MİKTARLARI HESAPLANARAK İLK PEŞİN SERMAYE DEĞERLİ GELİR MİKTARININ KARŞILAŞTIRMASI SONUCU KURUMUN RÜCU ALACAĞININ BELİRLENMESİ GEREKTİĞİ – HÜKMÜN BOZULMASI
ÖZET: Gerçek zarar miktarları hesaplanarak, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının karşılaştırması sonucu Kurumun rücu alacağının belirlenmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
(5510 S. K. m. 21, 76) (6100 S. K. m. 297) (818 S. K. m. 141, 142) (6098 S. K. m. 162, 167)
Dava ve Karar: Dava, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve diğer ödemelerin 5510 sayılı Kanunun 21. ve 76. maddelerince tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ebru Pakin Akın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, “hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde, gösterilmesi gereklidir”, hükmü öngörülmüştür. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgilidir.
Anılan hükme aykırı olarak, hüküm kısmında 34.825,42 TL’nin kabulüne karar verildiği belirtilmesine karşın, kabul edilen kalemler toplamının işbu miktara ulaşmaması, zira %80 kusura göre ıslah edilen miktarın kabul edildiğine dair hüküm kurulmak istenirken, Kurum zararını oluşturan masraf ve ödemelerin ayrıntılı belirtilmeye çalışılmasında, dava dilekçesi ile talep edilen %10’luk oranlar üzerinden yazılması isabetsizdir.
2- Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, Borçlar Kanunu’nun 141 ve 142. maddelerine (6098 sayılı BK md. 162) göre, borcun tamamından sorumlu olup, aynı Kanununun 146. maddesi (6098 sayılı BK md. 167) uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre birbirlerine rücu hakkının bulunmaktadır. Somut olayda, davalılardan Meram Belediyesi ve T.. Ayakkabı Mak. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin, zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde toplamda %75 oranında sorumlu olduklarına dair mahkeme kabulü isabetli ise de, adı geçen davalıların bu oran içinde olayın oluşumunda yüzde kaç oranında kusurlu bulundukları belirlenmemiştir.
3- Davanın yasal dayanağı 07.02.2009 tarihli iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunudur.
5510 sayılı Kanunun “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile tazmin sorumlularının Kurum karşısındaki sorumluluğu bir tavanla sınırlandırılmış olup, bu sorumluluk “…sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı…” bulunmaktadır. Maddenin açık hükmü karşısında; ilk peşin sermaye değerli gelirin, Kurum yararına tazmini mümkün kısmının belirlenebilmesi için gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunluluğu bulunmaktadır.
Gerçek zarar miktarları hesaplanarak, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının karşılaştırması sonucu Kurumun rücu alacağının belirlenmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmü BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 09.12.2014 günü oybirliği ile, karar verildi.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…