Yargı Kararları

Fazladan Tahsil Edilen Sigorta Priminin İade Edilmemesi Nedeniyle Mülkiyet ve Etkili Başvuru Haklarının İhlal Edilmesi

Olaylar

Bakanlar Kurulunun 8/2569 sayılı kararıyla kabul edilen ve 17296 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İş Kazaları ile Meslek Hastalıkları Sigortaları Primi Tarifesi’nde (Eski Tarife) “Hava Nakliyat” işleri için “Hava alanları bakımı ve uçuşa hazırlık işleri, hava alanlarında yer hizmetleri ve bakım işleri” kodu ile “Uçaklarda yapılan bütün işler (Havacılık kulüpleri dahil)” kodu belirlenmiştir. Başvurucunun işyerinin tehlike sınıf ve derecesi 1/10/2005 tarihli işyeri bildirgesine istinaden “Uçaklarda yapılan bütün işler (Havacılık kulüpleri dahil)” olarak tescil edilmiştir.

Bakanlar Kurulunun 2008/14173 sayılı kararıyla kabul edilen ve 29/9/2008 tarihli ve 27012 2. mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kısa Vadeli Sigorta Kolları Prim Tarifesi’nde (Yeni Tarife) “Havayolu ile yolcu taşımacılığı” işi “Uçaklarda yapılan bütün işler (Havacılık kulüpleri dahil)” işinden ayrı olarak kodlanmış, birincisi için %2 prim oranı belirlenmişken ikincisinin prim oranı ise %6,5 olarak tespit edilmiştir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ve bu Kanun’un mülga 83. maddesinin birinci fıkrasına dayanılarak çıkarılan Yeni Tarife’nin yürürlüğe girmesinden sonra da başvurucunun işyerinin tehlike sınıf ve derecesine ilişkin olarak daha önce belirlenen “Uçaklarda yapılan bütün işler (Havacılık kulüpleri dahil)” iş kolunda herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir. Buna bağlı olarak başvurucunun ödemesi gereken kısa vadeli sigorta kolları primi de bu iş koluna ilişkin tarife üzerinden-%6,5 olarak- tahsil edilmeye devam edilmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ilgili birimlere gönderilen yazıda, yeni prim tarifesine göre iş kolu değişen işverenlerin tescil kaydı dönüşüm işlemlerinin bilgisayar sistemi tarafından hatalı yapıldığı, hatalı tescil kayıtlarının 17/5/2010 tarihine kadar düzeltilmesi gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, İstanbul İl Müdürlüğüne müracaat ederek işyeri tehlike sınıf ve derecesine ilişkin tescil kaydının “Havayolu ile yolcu taşımacılığı” şeklinde düzeltilmesi talebinde bulunulmuştur. Başvurucunun talebi kabul edilmiş ve ödemesi gereken kısa vadeli sigorta kolları priminin oranı 1/1/2013 tarihinden itibaren %2 olarak belirlenmiştir.

Başvurucu, idareye yaptığı başvuruyla 1/10/2008 tarihinden beri fazladan ödenen primlerin iadesini talep etmiştir. Başvurucunun talebi İş Kolu Kodu Komisyonunca 12/3/2014 tarihli kararla reddedilmiştir. Başvurucu anılan işlemin iptali ile fazladan ödenen primlerin iadesine karar verilmesi istemiyle iş mahkemesinde dava açmıştır. İş mahkemesi başvurucunun yeni Tarifeye göre beyanda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediği gözetildiğinde fazla prim ödenmesinde idarenin bir kusurunun bulunmadığını vurgulayarak davayı reddetmiştir. 

İddialar

Başvurucu, kısa vadeli sigorta kolları priminin yanlış tarife üzerinden hesaplanarak tahsil edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; hatalı olarak fazladan tahsil edilen primlerin iade edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

1. Mülkiyet Hakkının İhlali Yönünden

Mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerde dikkate alınacak öncelikli ölçüt, müdahalenin kanuna dayalı olmasıdır. Bu ölçütün sağlanmadığı tespit edildiğinde diğer ölçütler bakımından inceleme yapılmaksızın mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılacaktır.

Somut olayda başvurucunun kısa vadeli sigorta kolları primi ödeme yükümlülüğü altında bulunduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Tartışma, başvurucunun ödeyeceği primin oranına ilişkindir. Başvurucu, Yeni Tarife’ye göre “Havayolu ile yolcu taşımacılığı” iş kolu kodu için belirlenen %2 oranı yerine, “Uçaklarda yapılan bütün işler (Havacılık kulüpleri dahil)” iş kolu kodu için belirlenen %6,5 oranı üzerinden prim ödemeye devam etmiştir.

1/10/2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Yeni Tarife döneminde başvurucunun işyerinin tehlike sınıf ve derecesi “Havayolu ile yolcu taşımacılığı” iş kolu kodu kapsamında kaldığında bir duraksama bulunmadığına göre başvurucudan tahsil edilen kısa vadeli sigorta kolları priminin anılan iş kolu kodu için belirlenen %2 oranını aşan kısmının kanuni dayanaktan yoksun olduğu açıktır.

Bu durumda prim tahakkuku suretiyle başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin -kanuni oranı aşan kısım yönünden- kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Varılan sonuca göre müdahalenin meşru bir amacının bulunup bulunmadığının veya ölçülü olup olmadığının değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

2. Etkili Başvuru Hakkının İhlali Yönünden

Başvurucudan kanuni dayanağı olmaksızın fazladan kısa vadeli sigorta primi tahsil edildiği saptanmıştır. Bu durumda etkili başvuru hakkı yönünden Anayasa Mahkemesince incelenecek ilk mesele başvurucunun zararının tazminini sağlayabileceği etkili bir başvuru yolunun bulunup bulunmadığıdır.

Somut olayda başvurucunun açtığı davada iş mahkemesi uyuşmazlığın esasını incelemiş ise de davayı reddetmiştir. İş mahkemesinin başvurucunun iade talebinin esasını incelediği gözetildiğinde hatalı tahsil edilen primlerin iadesine ilişkin olarak bir mekanizmanın yasal düzeyde var olduğu hususunun sorgulanmasını gerektiren bir nedenin mevcut başvuruda bulunmadığı değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesince incelenecek ikinci mesele ise teorik düzeyde etkili olduğu tespit edilen bu yolun başvurucunun davasında fiilen işleyip işlemediğidir. İş mahkemesinin fazladan ödeme yapılmasında idarenin kusurunun bulunmadığı sonucuna ulaşarak davayı reddettiği görülmektedir. İş mahkemesi 22/9/2008 tarihli Bakanlar Kurulu kararının geçici 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasına atıfta bulunarak iş kolu kodları konusunda işverenlerin elektronik ortamda veya kâğıt ortamında beyanda bulunmaları zorunluluğu getirildiğini ve başvurucunun bu yükümlülüğünü ifa etmediğini vurgulamıştır. İş mahkemesi ayrıca Yeni Tarife’nin belirtilen hükmüne göre SGK’nın tebligat yapma yükümlülüğünün bulunmadığına işaret etmiş; fazladan prim tahsiline, beyanda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmeyen başvurucunun sebep olduğu, bu nedenle idarenin bir sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Başvurucunun Yeni Tarife’nin yürürlüğe girmesiyle birlikte iş kolu kodunun Yeni Tarife’ye uygun hâle getirilmesi için başvuru yapmamış olması başvurucu yönünden bir eksiklik ve kusur olarak tespit edilebilir. Ancak başvurucunun iş kolu kodunun Yeni Tarife’ye uygun hâle getirilmesi için başvuru yapma sorumluluğunu yerine getirmemiş olması ile fazladan tahsil edilen primlerin iade edilmemesi arasındaki bağlantının nasıl kurulduğu anlaşılamamaktadır. Başvurucunun iş kolu kodunun Yeni Tarife’ye uyumlu hâle getirilmesi için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi fazladan prim tahsil edildiği gerçeğini izale etmemektedir. Başvurucunun sorumluluklarını ifadaki başarısızlığı faiz ile ilgili talepleri yönünden dikkate alınabilirse de alacağın aslını ortadan kaldırmamakta, diğer bir ifadeyle idarenin iade yükümlülüğünü bertaraf etmemektedir.

Öte yandan idarenin iyi yönetişim ilkesine uygun hareket etme yükümlülüğü bulunmaktadır. İyi yönetişim ilkesi, kamu yararı kapsamında bir durum söz konusu olduğunda kamu otoritelerinin uygun zamanda, uygun yöntemle ve her şeyden önce tutarlı olarak hareket etmelerini gerektirir.

Somut olayda -kimden kaynaklanırsa kaynaklansın- hatalı prim tahakkuku yapıldığı açıktır. İdare, hatanın farkına vardığı anda bunu düzeltmekle yükümlüdür. Hataen fazladan tahsil edildiği açık olan primin, hatanın başvurucudan kaynaklandığı gerekçesiyle iade edilmemesi hukuka bağlı idareden beklenebilecek bir davranış değildir. Bir hukuk devletinde idarenin haksız yere tahsil ettiği açık olan bir alacağı iade etmemesi düşünülemez. Daha önce de ifade edildiği üzere başvurucunun kusuru, iade talebinde bulunma hakkını izale etmemektedir. Mülkiyet hakkının anayasal güvenceleri, idarenin bu tutarı iade etmesini gerektirmektedir. Bununla birlikte başvurucunun faiz talep etmesi hâlinde kusurlu olup olmadığının hesaba katılacağı açıktır.

Bu durumda iş mahkemesinin başvurucunun kusurunun idarenin iade yükümlülüğünü ortadan kaldırdığı şeklindeki yorumunun makul olmadığı ve iade için başvuru imkânı tanınmasını anlamsız hâle getirdiği değerlendirilmiştir. İş mahkemesinin bu yorumu sebebiyle, teorik düzeyde etkili olduğu tespit edilen başvuru yolu somut olayda başarı şansı sunma kapasitesini yitirmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

 

Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.

Barış kaya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

3 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

3 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

5 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

6 ay ago