Categories: Yargı Kararları

Eylemin Bütün Halinde Dolandırıcılık Suçunu Oluşturması-Yargıtay Kararı

T.C YARGITAY 
6.Ceza Dairesi 
Esas: 2018/ 3052 
Karar: 2018 / 7548 
Karar Tarihi: 04.12.2018

Dava: Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.02.2018 gün, 2017/825 Esas ve 2018/102 Karar sayılı ilamı ile yağma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne karşı, sanık … ve savunmanının, CMK 272 ve müteakip maddeleri uyarınca İstinaf kanun yoluna başvurması üzerine; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu verilen 22.06.2018 gün, 2018/1464 Esas ve 2018/1087 Karar sayılı “Eleştiri dışında düzeltilerek esastan red” kararına karşı, sanık savunmanınca usulüne uygun olarak açılan temyiz davası üzerine, temyiz dilekçesinde hukuka aykırı olduğu ileri sürülen hususlar ile re’sen incelenmesi gereken konular CMK’nin 288 ve 289. maddeleri kapsamında incelenip görüşüldü;

Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Bir başkasının, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişinin eylemi yağma suçunu oluşturur. Yani mağdurun rızasının failin ve/veya faillerin cebir ve tehdidi ile sağlanması halinde bu suç oluşur. Yağma suçunun en başta gelen özelliği malın cebir, şiddet veya tehdit ile alınmasıdır. Yani zilyedin elinden malın alınması veya malın fail tarafından zaptına karşı sukut etmesini zorunlu kılması gerekir.

Tehdidin, nitelik ve nicelik bakımından yağma suçunda aranan boyutta olması gerekir.

Dolandırıcılık suçunda ise, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp onun veya başkasının zararı olarak kişinin kendisine veya başkasına icrai veya ihmali davranışlarla yarar sağlamasıdır.

Dolandırıcılık salt mal varlığına karşı işlenen bir suç değildir. Mal varlığı yanı sıra irade ve karar verme özgürlüğünü korumaya yönelik bir suçtur. Dolandırıcılık suçunda mağdur yanıltılmaktadır. Yani dolandırıcılık suçu tipik bir hile suçudur. İrade hile ile fesada uğratılmaktadır. Mağduru hataya düşürecek kurnazca hareketler hiledir. Her hile ahlaka aykırı bir eylem olsa dahi her zaman cezalandırılan dolandırıcılık olması için suç tipinde belirtilen şekilde muhatabı hataya düşürmesi gerekir. Hata kişideki tasavvur ile gerçeği birbirine uymaması olup, hile: mağdurda hata hali oluşturacaktır. Mağdurdaki tereddüdü kuvvetlendirilmesi de onu hataya düşürmektedir.

Hilenin kandıracak nitelikte olması gerekir. Kullanılan hile mağdurun durumu fail ile olan ilişki göz önüne alınıp kandırılmış ise olay bazında eylem dolandırıcılık olacaktır.

Yalan: bilerek gerçek dışı bir hususun beyan edilmesidir, yalan toplumda güvenin kötüye kullanılmasıdır. Yalan söyleyen muhatabın güven ve iyi niyetini istismar eden kişidir. Fail söylediği yalanın kontrolünü engel olacak veya yalanın tespitini zorlayacak bir hareket yapmadıkça mücerret yalan hile olarak kabul edilmemektedir. Şayet beyanda bulunan gerçeği söyleme bakımından yükümlülük altında ise yalan güvenin kötüye kullanılmasında bir araçtır. Yalan kişi üzerinde etki yapması için söylenmiş ise hile olarak ele alınabilir. Yalan mağdurun denetleme imkanını ortadan kaldıran güven ortamı içinde ortaya konmalı fail mağduru istediği yöne çekmiş olmalıdır. Mücerret yalan dolandırıcılığın karakteristik unsuru olan hileyi meydana getirmez. Hilenin kandıracak nitelikte olup olmadığı olaysal değerlendirilmelidir. Olayın özelliği, mağdurun durumu, fail ile olan ilişkisi kullanılan hilenin şekli yalanın denetim olanağı bulunup bulunmadığına da bakılarak belirlenmelidir.

Duygusal veya manevi yönden uğratılan zarar gibi mağdura temin edilecek geleceğe yönelik kazanç tasavvurları bu suçun maddi unsuru olamayacağı gibi irdelemesi ve belirlenmesi objektif olarak mümkün olmayan hallerde bu suçun objektif unsurunu teşkil etmez.

Her dolandırıcılık eylemi failin planladığı aldatıcı nitelikli hareketlere başlar ve bu aldatıcı hareket kişilerin birbiri ile olan ilişkilerinde iyi niyet ve güven kurallarını temelden ihlal eder.

Mağduru hataya düşürecek, aldatıcı hareketlerin yapılması ve düşülen hata ile aldatıcı hareketler arasında nedensellik bağının da bulunması gerekir. Dolandırıcılık suçunun temel şekli 5237 sayılı TCK’nin 157. maddesinde yer almıştır. Yağma, tehdit ve dolandırıcılık suçları ile ilgili olarak düzenlenen yasa normları ışığında,

Somut olaya gelince;

Katılan …’ın … numaralı sabit ve… numaralı cep telefonu hatlarından “Emniyet amiri …” olarak tanıtan kimliği belirsiz bir şahıs tarafından aranıp “Bankada parası olup olmadığını” sorup, katılanın “Bankada 50.000TL parası olduğunu” söylemesi üzerine, bu kere telefondaki kimliği belirsiz kişinin “Parayı acilen güvenli bir hesaba aktarmasını zira hesabına fetö tarafından para aktarıldığını, konuyla ilgili polislerce kendisi için gözaltı, banka memurları için operasyon yapılacağını, parasını acil çekip yanına gelecek polise vermesini, aksi halde gözaltına alınıp cezaevine koyulacağı, evine gelecek polislerin de bütün malları alacaklarını ve kendisini hapse atacaklarını” söylediği, katılanın denetleme olanağı olmayan bu durumdan endişelenip korkarak … Bankası Şubesindeki hesabından 50.500TL parayı çekip bankadan dışarı çıktığı, yanına gelen sanık …’nın “Polis olduğunu,… bey tarafından parayı almak için gönderildiğini” söylemesi ile katılanın 50.500TL parayı bu sanığa verdiği, bu süreçte telefondaki kişinin telefonun kapatılmaması talimatını verdiği, katılanın eve dönünce olayı anladığı, sanığın katılandan aldığı para ile …’ya ilerleyen otobüste yakalandığı dikkate alındığında; sanığın olayla ilgili katılanın denetleyemediği bir söylem ile iradesini sakatlayarak mal varlığına ulaşmak amacıyla gerçekleştirdiği eyleminin bir bütün halinde dolandırıcılık suçunu oluşturduğu düşünülmeden suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15.Ceza Dairesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu verilen 22.06.2018 gün, 2018/1464 Esas ve 2018/1087 Karar sayılı esastan red hükmünün 5271 sayılı CMK’nin 302/2. madde ve fıkrası uyarınca tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 04/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. 

Av. Ahmet Yasin Yıldız

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

3 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

6 ay ago