Yargı Kararları

Evlilikte Aşırı Cimri Davranmak Kusur Olarak Atfedilir

   Ekonomik şiddet, toplumsal ve ekonomi yapıda dezavantajlı olan bireylerin ekonomik özgürlükleri ve bu özgürlüğün oluşum sürecindeki negatif etki ve engelleri tanımlar. Evlilikte aşırı cimri davranmak, ekonomik şiddet kapsamında değerlendirilir. Boşanmaya sebebiyet veren bu davranışlar sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Örnek Yargıtay Karar’ını inceleyebilirsiniz.

 

 

  1. Hukuk Dairesi

 

Esas Numarası: 2018/6942

 

Karar Numarası: 2018/13653

 

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafakanın miktarı yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, yoksulluk nafakası ve kadının ziynet alacağı davasının kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin tüm, davacı -davalı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında erkeğin ayrıca, aşırı cimri davranmak suretiyle eşine ekonomik şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık mahkemece kadına kusur olarak yüklenen “bu iş bitti” şeklindeki söylemin kadına değil kadının abisine ait olduğu, bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, yine “ben yapamıyorum, olmaz” söylemi sonrasında ise evliliğin fiilen bir süre daha devam ettiği, bu nedenle bu vakıanın da erkek tarafından affedildiğinin, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerekeceğinden kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, yine de kadının, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere eşinin eve gelmesini istemeyerek birlik görevlerini yapmamak üzere evi terk ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, hatalı kusur belirlemesi ile yazılı şekilde tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı-davacı erkek, davacı-davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olup, boşanmaya sebebiyet veren vakıalar aynı zamanda kadının kişilik haklarına da saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın boşanma sonucu eşinin maddi desteğinden yoksun kalacaktır. Kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları oluşmuştur. Gerçekleşen bu duruma göre, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken eşit kusurlu oldukları yönündeki hatalı kusur belirlemesi sonucu kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin şartları oluşmadığı gerekçesiyle reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
4-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden Bekir’e yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna 143.50 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Arzu’ya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.28.11.2018 (Çrş.)

Fatih Üçgül

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

5 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

7 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago