Evlilik sözleşmesi, halk arasında tarafların evlilik birliğini kurmadan önce aralarında anlaşarak, boşanmanın sonuçlarını belirledikleri sözleşme olarak bilinir. Ancak evlilik sözleşmesi, tarafların boşanmanın tüm sonuçlarını belirleyebilecekleri veya evlilik birliği içerisinde kurallar koyabilecekleri bir sözleşme değildir. Evlilik sözleşmesi Türk Medeni Kanunu‘nda mal rejimi sözleşmesi şeklinde düzenlenmiştir. Bu sözleşme tarafların evliliğin sona ermesi halinde gelecekte yaşanabilecek mal paylaşımı problemlerini çözmeye yaramaktadır.
Hukukumuzda her ne kadar sözleşme serbestisi ilkesi mevcut olsa da kanunen bazı sınırlamalar getirilmiştir. Buna göre, sözleşmenin konusu; kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamalı, kamu düzenine aykırı olmamalı, kişilik haklarına aykırı olmamalı ve sözleşmenin konusu imkansız olmamalıdır. Bu şartlara bağlı ve ancak kanunda belirlenen şekilde taraflar aralarında sözleşme yapabileceklerdir.
Evlilik sözleşmesinin kanunun aradığı şartlara uygun olması gerekmektedir. Günümüzde bazen taraflar evlilik öncesinde birbirlerine şartlar ileri sürüp, vaatlerde bulunabilmektedir. Örneğin, evlilik öncesinde tarafların müşterek çocuğu bulunmazken, eğer bir boşanma gerçekleşirse çocukların velayetinin anneye verileceği veya taraflardan birinin zina eyleminde bulunması durumunda karşı tarafın tazminat isteyemeyeceği hususunda anlaşılması halinde söz konusu maddeler hukuken geçersiz olacaktır. Nitekim kanunen kişilerin doğmamış haklarından feragat etmeleri mümkün değildir.
Halk arasında evlilik sözleşmesi olarak bilinen geçerli olarak yapılabilen asıl sözleşme Türk Medeni Kanununun 203. maddesinde hüküm altına alınan mal rejimi sözleşmesidir. 2002 yılında Türk Medeni Kanununda yapılan değişiklikle evlilik birliğindeki mallar için edinilmiş mallara katılma rejimi benimsenmiştir. Ancak eşler her zaman anlaşıp sözleşme yaparak bu mal rejimini değiştirebileceklerdir. Tarafların araların anlaşarak sözleşmeye bağlayabilecekleri hükümler boşanmanın ardından uygulanacak mal rejimi hakkında olabilecektir.
Mal rejimi sözleşmesi Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş olan, çiftlerin evlenmeden önce veya evlendikten sonra her zaman yapabileceği iradi bir sözleşmedir. Taraflar yapacakları sözleşmede; sahip oldukları veya olacakları malların mülkiyet ve yönetiminin eşlerden hangisine ait olacağı, bu malları kimin kullanacağı, bu malların gelirlerinden eşlerden hangisinin, hangi oranda yararlanacağı ve evliliğin sona erdiği durumlarda malların nasıl paylaşılacağı gibi hususlar belirlenir.
Kanunen eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Evlilik sözleşmesi eşler tarafından yapılmadığında edinilmiş mallara katılma rejimi yani yasal mal rejimi geçerli olacaktır. Ancak eşler aralarında mal rejimi sözleşmesi düzenleyerek kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler. Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.
Evlilik (mal rejimi) sözleşmesinin yapılabilmesi için tarafların sahip olması gereken bazı şartlar mevcuttur. Bu şartlar kanunda sözleşme ehliyeti başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre, mal rejimi sözleşmesi ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilecektir. Küçükler ile kısıtlılar, evlilik sözleşmesi yapabilmek için yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar. Sözleşme ehliyetine sahip olmayan kimseler tarafından yapılan sözleşmeler hukuken geçersizdir.
Ayrıca mal rejimi sözleşmesi tarafların kendi aralarında imzalamasıyla hüküm doğurmaz. Sözleşmenin hukuka uygun yetkili mercide ve hukuka uygun şartlarda yapılması zorunludur.
Mal rejimi sözleşmesi, evlilik öncesinde veya evlendikten sonra tarafları rızasıyla yapılabilir. Halk arasındaki tabiriyle evlilik sözleşmesi, tarafların huzurunda noterde yapılmaktadır. Noterde yapılan mal rejimi sözleşmesi düzenleme veya onaylama şeklinde yapılabilir. Bunun dışında, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler.
Noterde yapılan mal rejimi sözleşmesinin taraflarca imzalanması zorunlu unsurdur. Taraflardan birinin imzası olmadığı takdirde söz konusu sözleşme hukuken hükümsüz kabul edilecektir. Eğer evlilik sözleşmesi yapan taraf küçük veya kısıtlı ise yasal temsilcilerinin sözleşmeyi imzalaması zorunludur.
Mal rejimi yani halk arasındaki tabiriyle evlilik sözleşmesinde, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi dışında seçilebilecek türler, Türk Medeni Kanununda sınırlı olarak sayılmıştır. Eşler kendi rızalarıyla kanunda sayılan rejimlerden birini tercih edebilirler. Bunlar mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejimidir.
Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…