T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/4817
Karar: 2016/3721
Karar Tarihi: 28.06.2016
ESER SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN DAVA – DAVANIN DAVA AÇMAKTA HUKUKİ YARAR YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİNİN GÖZETİLMEDİĞİ – HÜKMÜN BOZULDUĞU
ÖZET: Davalılardan … aleyhine olan davanın husumet yokluğu nedeniyle, davalılardan …hakkındaki davanın ise dava açmakta hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması doğru olmamış, açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
(6100 S. K. m. 114)
Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, eser sözleşmesinden kaynakanan ve ödenmeyen iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın kabulüyle 18.000,00 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair kararı davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde, sekiz adet bağımsız bölümün doğalgaz tesisatı ve doğalgaz ana kolon yapımı konusunda davalılar ile anlaştıklarını, iş bedelinin 23.000,00 TL olduğunu, ödemelerin taksitlere bölündüğünü ve bu ödemelere ilişkin bonolar düzenlendiğini, işi eksiksiz ve ayıpsız olarak ifa etmesine karşın iş bedelinin ödenmediğini, alacağın tahsili için yapmış olduğu icra takiplerine de itiraz edildiğini iddia ederek şimdilik 18.000,00 TL alacağının 06.08.2007 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Davalılardan …, davacı ile aralarında akdî ilişki bulunmadığını ileri sürerek hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir. Davalılardan …ise, davacı tarafından aleyhine yapılan icra takiplerinin kesinleştiğini, bu nedenle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı olmadığını savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
1-Davalılardan …’un temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Sözleşmeler hukukunun en temel ilkelerinden birisi olan sözleşmelerin nispiliği kuralı gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Bu nedenle, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları aynı zamanda sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatları ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacılık sıfatı, dava konusu hakkın sahibini; davalılık sıfatı ise, dava konusu hakkın yükümlüsünü ifade eder. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti; davalı sıfatı ise, pasif husumeti karşılayacak şekilde kullanılmaktadır. Dava konusu değer üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise davanın o kişi veya kişilere karşı açılması gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının önemli özelliği, def’i niteliğinde olmayıp itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebilmesi ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile bu hususun mahkemece re’sen nazara alınmasıdır. Dairemizin 12.06.2014 tarih, 2013/ Esas ve 2014/ Karar sayılı ilâmında da bu hususlar açıkça vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; dosya içerisine sunulan ve 30.03.2007 tarihli olan üç ayrı sözleşmenin de davacı yüklenici şirket ile davalılardan …arasında akdedildiği anlaşılmaktadır. Davalılardan …ile davacı arasında sözleşme ilişkisinin varlığı yada bu davalının diğer davalının fiilini taahhüt ettiği ispatlanamamıştır. Hal böyle olunca, davacının davalı …aleyhine açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek bu davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
2-Davalılardan …’un temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede ise;
Dosya içerisine getirtilen İcra Dairesi’nin 2013/ Esas ve 2013/ Esas sayılı takip dosyalarının incelenmesinden, davaya konu sözleşmeler uyarınca keşide edilip davacıya verilen bonoların ödenmemesi nedeniyle davacı tarafından davalılardan …aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, bu takiplerin kesinleştiği, kesinleşen alacakların tahsili için haciz işlemlerine başlandığı anlaşılmıştır. Davacı da bu icra dosyalarında yapılan haciz işlemlerinde davalının haczedilecek malı bulunamaması nedeniyle semeresiz kaldığını, davayı da bu sebeple açtığını dava dilekçesinde belirtmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesi uyarınca; davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Taraflar dava şartının noksanlığını yargılamanın her aşamasında ileri sürebileceği gibi, mahkemecede; dava şartının mevcut olup olmadığı davanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekmektedir (HMK 115/1). Dava şartının yokluğu halinde ise davanın usulden reddine karar verilmelidir (HMK 115/2). Kesinleşen bir icra takibinden sonra aynı alacakla ilgili olarak yeniden bir dava açılmasında davacının hukuki yararı yoktur. Zira davacı alacağını kesinleşen icra takibiyle tahsil edebilir. Somut olayda da, davacı yüklenici daha önce aynı alacak için yapmış olduğu iki ayrı icra takibi kesinleştiği ve alacağını bu icra dosyalarında tahsil edebileceği halde, aynı alacakla ilgili bu kez ayrı bir alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığından, davalılardan …aleyhine açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması da doğru değildir.
Yukarda açıklanan gerekçelerle, davalılardan … aleyhine olan davanın husumet yokluğu nedeniyle, davalılardan …hakkındaki davanın ise dava açmakta hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması doğru olmamış, açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle kararın …, 2. bentte açıklanan nedenlerle de davalı … yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 28.06.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…