* ESAS HAKKINDA MÜTALAADA BULUNMASI ZORUNLU UNSURLAR ( Cumhuriyet Savcısının Esas Hakkındaki Mütalaasını Yargılama Konusu Olan Tüm Suçlar Yönünden Açıklaması ve Bu Mütalaanın Mahkumiyet Yönünde Olması Durumunda Uygulanması Talep Edilen Kanun ve Maddelerini ve Kapsamasının Zorunlu Kabul Edildiği )
* SUÇ İSİMLERİ VE UYGULANMASI İSTENEN KANUN MADDELERİNİ İÇERMEYEN MÜTALAA ( Sanığın Bu Şekilde Son Savunması Alınarak Mahkumiyet Hükmü Kurulmasının Savunma Hakkının Kısıtladığı – Cumhuriyet Savcısının Esas Hakkındaki Mütalaasını Yargılama Konusu Olan Tüm Suçlar Yönünden Açıklaması ve Bu Mütalaanın Mahkumiyet Yönünde Olması Durumunda Uygulanması Talep Edilen Kanun ve Maddelerini ve Kapsamasının Zorunlu Kabul Edildiği )
* SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI ( Cumhuriyet Savcısının Sanığın da Bulunduğu Celsede Esas Hakkında Mütalaa Olarak Açıkladığı Ancak Suç İsimleri ve Uygulanması İstenen Kanun Maddelerini İçermeyen Mütalaasıyla Birlikte Sanığın Son Savunması Alınarak Mahkumiyet Hükmü Kurulmasının Savunma Hakkının Kısıtladığı )
5276/m.216,225/1
ÖZET : Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını yargılama konusu olan tüm suçlar yönünden açıklaması ve bu mütalaanın mahkumiyet yönünde olması durumunda uygulanması talep edilen kanun ve maddelerini de kapsaması zorunlu kabul edildiğinden, Cumhuriyet savcısının sanığın da bulunduğu celsede esas hakkında mütalaa olarak açıkladığı ancak suç isimleri ve uygulanması istenen kanun maddelerini içermeyen mütalaasıyla birlikte sanığın son savunması alınarak mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1-)Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 27.05.2014 tarih, 2013/1-76 esas, 2014/282 Sayılı kararında;
‘’Ceza muhakemesinin amacı olan somut gerçeğin ortaya çıkarılması için delillerin duruşmada ortaya konulmasından sonra, bu delillerden sonuç çıkarma, yani tartışma safhası başlamaktadır. Böylece ortaya konulan delillerle ilgili taraflara 5271 Sayılı CMK’nun 216/1. maddesinde belirtilen sıraya göre söz hakkı verilecek ve tartışma imkanı sağlanacaktır. Tartışma safhası tamamlandıktan sonra, önce bireysel iddia makamını temsil eden katılan ve vekili, sonra da kamusal iddia makamını temsil eden Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki görüşünü beyan edecektir. Soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, bu suretle CMK’nun 225/1. maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Kovuşturma safhası sonunda da iddia makamı, duruşmaya getirilip tartışılan delilleri değerlendirerek esasa dair iddialarını mütalaası ile ortaya koyacak, sanık veya müdafii de buna dair savunmasını yapabilecektir. Bu, tez (yani iddia) ile antitezin (yani savunmanın) çatışmasıyla, sonuca (yani karara) ulaşılan bir süreç olan muhakeme sonucunda sağlıklı bir karara ulaşabilmenin gerekli ve zorunlu şartıdır.
Uyuşmazlık konusuna dair olan 1412 Sayılı CMUK’nun 251. ve 5271 Sayılı CMK’nun 216. maddeleri benzer şekilde düzenlenmiş olmalarına rağmen her iki kanunda da, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasının ne şekilde olacağına dair bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak ceza muhakemesi kanunlarının her konuyu ayrıntısıyla düzenlemesi beklenmemelidir. Bu sebeple usûl kanunlarının düzenlemediği alanlar kişi hak ve özgürlüklerine aykırı olmamak ve kanunun ruhuna uygun olmak şartıyla yorum ve kıyasla doldurulmakta ve bu uygulamalar benimsendikçe teamüle dönüşmektedir. Uygulamada yargılamaya konu olan her suç için Cumhuriyet savcısı tarafından esas hakkında görüş açıklanması ve bu mütalaanın mahkûmiyet yönünde olması durumunda, uygulanması talep edilen kanun ve maddelerinin açıkça belirtilmesi yerleşik ve benimsenmiş bir yöntemdir.
Öte yandan, iddia makamının esasa dair görüşünü anlaşılır ve açık bir biçimde sunmasının savunma hakkının kullanılmasıyla da bağlantılı olduğunda şüphe yoktur. Zira sağlıklı bir savunma ancak sağlıklı bir iddia üzerine oturtulabilir. Bu sebeple kamusal iddia makamını temsil eden Cumhuriyet savcısı, karar verilmeden önce, toplanan delillere göre yargılama konusu olan her bir suç açısından esasa dair mütalaasını açık ve anlaşılır bir biçimde ve eğer görüşü mahkûmiyete dair ise mevzuatta yer alan kanun ve maddelerini de göstermek suretiyle açıklamak zorundadır.
Bu konuda öğretide de; “İddia makamı, muhakeme boyunca, mütalaa mahiyetindeki hükümleri ile hâkime ışık tutacak, muhakemede tez ileri sürüp sentez elde edilmesine çalışacaktır… Savcılık son kararın nasıl olması gerektiği hakkındaki görüşünü esas hakkındaki mütalaası ile açıklayacak ve artık şüphesi kalmayıp mahkûmiyet kararı verilmesini düşünüyorsa o zaman, sanığın cezalandırılmasını isteyecektir… Tartışma sadece maddi meseleye taalluk etmez; muhakeme hukuki meseleyi de çözeceğinden, bu mesele hakkındaki görüşler de iddiada yer alacaktır.” (Nurullah Kunter, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınları, 9. bası, İstanbul 1989, s.193, 936-937); “Ceza muhakemesi hükmünün kollektif olması gerekmesi sebebiyle, savcının son soruşturma safhasının sonuç çıkarma devresinde düşüncelerini bildirmesi yani esas hakkındaki mütalâasının serd etmesi, vazgeçilmez bir zarurettir. Diğer ilgililerin bir şey söylemeksizin işi mahkemenin kararına terk etmeleri mümkün görülebilmekle beraber, savcı bakımından böyle bir şey söz konusu olamaz; savcı her halde en son iddialarını söylemelidir. Bu itibarla, savcılık talep veya iddia durumunda olduğu konularda keyfiyeti hâkime (veya hâkimin takdirine) bıraktığını beyan ile yetinemez… Savcının esas hakkındaki mütalâasının alınması mecburî olmakla beraber, yargıcın bu ödevini yerine getirmekten kaçınan savcıyı zorlamak yetkisi bulunmadığından, bu gibi hallerde son kararın esas hakkındaki mütalâa alınmadan verilebilmesi de kabul edilmektedir. Ancak böyle bir durum ceza muhakemesi hükmünün kollektif olmasına engel teşkil edeceğinden, yargıç veya mahkeme başkanı hiç olmazsa makamın başı olan savcıya müracaat edebilmeli ve esas hakkındaki mütalâasını vermeyi red eden yardımcı yerine bir başkasının duruşmaya çıkarılmasını talep edebilmelidir… Esas hakkındaki mütalaanın sadece sübuta yani maddi meseleye değil, hukuki meseleye de taalluk etmesi gerekir. Muhakemenin aynı zamanda hukuki meseleyi de halletmek zorunda olması, savcının bu konudaki düşüncelerini de bildirmesini gerektirmektedir” (… Keyman, Ceza Muhakemesinde Savcılık, … Matbaası, Ankara, 1970, s.258-262) şeklinde görüşler bulunmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Ozerov/Rusya (18.05.2010-64962/01) kararında; yargılamadan önce hazırlanan iddianamenin önemini vurgulamakla birlikte, ceza yargılamasına savcının katılmamasını AİHS’nin 6. maddesi kapsamında “adil yargılanma hakkının” ihlali olarak kabul etmiştir” şeklinde düşüncelere yer verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya gelindiğinde;
Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını yargılama konusu olan tüm suçlar yönünden açıklaması ve bu mütalaanın mahkûmiyet yönünde olması durumunda uygulanması talep edilen kanun ve maddelerini de kapsaması zorunlu kabul edildiğinden, Cumhuriyet savcısının sanığın da bulunduğu 28.05.2015 tarihli celsede esas hakkında mütalaa olarak açıkladığı ancak yukarda izah edildiği şekilde suç isimleri ve uygulanması istenen kanun maddelerini içermeyen mütalaasıyla birlikte sanığın son savunması alınarak mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-)Kabul ve uygulamaya göre de;
a-)Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı iptal kararı ile TCK’nın 53. maddesindeki bazı düzenlemelerin iptal edilmiş olması sebebiyle bu karar doğrultusunda hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,
b-)Gerekçeli karar başlığında suç adının silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek yerine suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak olarak yazılması,
SONUÇ : Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 20.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…