Yargı Kararları

EKONOMİK ŞİDDET YARGITAY KARARI

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2008/2-695
K. 2008/710
T. 26.11.2008
• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( Davacının Davalının
Kendisine Maddi Sıkıntı Yaşattığı ve Ekonomik Şiddet Gördüğü Yönündeki
İddiası – Boşanmalarına Karar Verileceği )
• BOŞANMA ( Tarafların 34 Yıldır Evli Olduğu/Davacının Davalının Kendisine
Maddi Sıkıntı Yaşattığı ve Ekonomik Şiddet Gördüğü Yönündeki İddiası –
Boşanmalarına Karar Verileceği )
• EKONOMİK ŞİDDET ( Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsıldığı/Davacının
Davalının Kendisine Maddi Sıkıntı Yaşattığı Yönündeki İddiası – Boşanmalarına
Karar Verileceği )
4721/m.166
ÖZET : Boşanma davasında; davacı vekili, davalının kavgacı ve geçimsiz bir yapısı
olduğunu, davacının çalışırken maaşını emekli olduktan sonra da emekli aylığını
elinden aldığını, eline çok az bir para vererek onunla geçinmesini istediğini, tarafların
uzun zaman önce birbirlerinden koptuğunu, iki yabancı insan gibi ayrı odalarda
yaşamaya başladıklarını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına, davacı lehine maddi,
manevi tazminat takdirine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece “uzun
yıllar eşinin aşırı hesaplı ve cimrilik ölçüsündeki tutumluluğuna dayanmak zorunda
kalan kadının, ekonomik ve sosyal alanda özgür ve rahat yaşamak ve ekonomik
şiddetten kurtulmak için açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği”
gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı yerindedir.
DAVA : Taraflar arasındaki “ boşanma, maddi ve manevi tazminat ” davasından
dolayı yapılan yargılama sonunda; A… … Aile Mahkemesince boşanma davasının
kabulüne, maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, manevi tazminat davasının
reddine dair verilen 23.03.2007 gün ve 2006/318 E., 2007/329 K. sayılı kararın
incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin
15.04.2008 gün ve 2007/12410 E., 2008/5373 K. sayılı ilamı ile;
( … Davacı tanık beyanlarında geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiş
olup, davacı kadından aktarılan olaylar boşanmaya esas alınamaz.
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi
için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede
temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının
sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden
sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve
saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla
davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile
boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama
sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava boşanma,maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili,tarafların 1972 yılında evlendiğini, davalının kavgacı ve geçimsiz bir
yapısı olduğunu, davacının çalışırken maaşını emekli olduktan sonra da emekli
aylığını elinden aldığını, eline çok az bir para vererek onunla geçinmesini istediğini,
tarafların uzun zaman önce birbirlerinden koptuğunu, iki yabancı insan gibi ayrı
odalarda yaşamaya başladıklarını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına, davacı
lehine 10.000 YTL maddi, 5.000 YTL manevi tazminat takdirine karar verilmesini
talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tarafların 34 yıllık evlilikleri boyunca davalının eşini üzecek herhangi bir
kötü davranışının olmadığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu, evin geçimine
yönelik her türlü ihtiyacın ortak kararlarla gerçekleştirildiğini, son üç buçuk yıldır
davacının kendi maaşını kendisinin aldığını ileri sürerek davanın reddine karar
verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemenin boşanma davasının kabulüne, maddi tazminat davasının kısmen
kabulüne ve manevi tazminat davasının reddine dair verdiği karar, Özel Dairece
yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece “uzun yıllar eşinin aşırı hesaplı ve
cimrilik ölçüsündeki tutumluluğuna dayanmak zorunda kalan kadının, ekonomik ve
sosyal alanda özgür ve rahat yaşamak ve ekonomik şiddetten kurtulmak için açtığı
davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme
kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde
bir isabetsizlik bulunmamasına göre, direnme kararı yerindedir.
Ne var ki davalı vekilinin sair temyiz nedenleri özel dairece incelenmemiş
olduğundan, dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan dosyanın
davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için 2.Hukuk Dairesine
gönderilmesine, 26.11.2008 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
Taraflar 28.08.1972 tarihinde evlenmişlerdir. Boşanma davası, davacı tarafından
03.04.2006 tarihinde açılmıştır. Yani 34 yıl sonra.
Dosyada dinlenilen davacı tanıkları davacının emekli olmadan önce birlikte çalıştığı
mesai arkadaşlarıdır. Sadece bir tanesi davacının kardeşidir. Mesai arkadaşları olan
tanıklar davalının davacıya harçlık vermediğini veya az verdiğini, davacının
arkadaşlarına çay dahi söyleyemediğini, davacının istediği gibi para harcayamadığını
bildirmişler, davacının kardeşi olan şahit ise tarafların devamlı tartıştıklarını uyum
sağlayamadıklarını, çocuk bir kase yoğurt yedi diye, davalının müdahale ettiğini, bu
yüzden tartıştıklarını, 7 yıl önce davalının davacıya ben senden fazla maaş alıyorum.
Senin maaşın kadar bütçeye katkıda bulunacağım dediğini açıklamışlardır.
Davacı 1995 yılında emekli olmuştur. Kardeşi dışındaki şahitler mesai arkadaşlarıdır.
Ailece görüşmemektedirler. Ve davacıdan duyduklarını aktarmaktadırlar. Yeni
müşahhas bir olay ortaya koymamışlardır. Taraflar 1995 yılından bu tarafa 11 yıl
daha beraber yaşamışlar ve ondan önceki olaylarda birbirlerini affetmişlerdir.
Davacının kardeşi olan şahit ise davacının, çocuğa bir kase yoğurt yedirmesi
nedeniyle tarafların tartıştıklarını söylemiştir. Nüfus kaydında tarafların bir çocuğu
olduğu anlaşılmaktadır. Bu çocuk 1974 doğumludur. Davanın açıldığı tarihte 32
yaşındadır. Yoğurdu annesi çocukken yedirdiğine göre 2 yaşında yedirse aradan 30
yıl geçmiştir. Davalının bütçeye eşit miktarda para koyacağını bildiren şahit, davalının
bunu uygulayıp uygulamadığını açıklamamaktadır. Odaların ayrılmasının davalıdan
kaynaklandığını da söylememektedir. Yani davalıya kusur izafe etmemiştir.
Tüm şahitlerin dile getirmek istedikleri husus, davalının cimrilik derecesine varan
tutumudur. Davalı onlara göre öyle cimridir ki eşine çay ısmarlayacak kadar para dahi
vermemektedir. Aynı cimri davalı, Ankara’da bir daire almış, ½ payını eşinin üzerine
tapuda tescil ettirmiştir. Davalı şahıs o kadar cimridir ki aldığı yazlık dairenin ve
otomobilinde ½ hissesini şahit beyanlarından anlaşıldığı gibi, eşi adına tescil
ettirmiştir.
Gerek davacı ve gerekse davalı memurdur. Yaptıkları tasarruf ile yukarda açıklanan
daireler ile otomobili almışlardır. Ankara’daki evde müştereken oturuyorlar, yazlığa
beraber gidip kalıyorlar, otomobili de birlikte kullanıyorlar. Davacı bir defasında yıllar
önce tansiyon ve böbrek rahatsızlığı nedeniyle hastaneye giderken davalı otomobil
ile götürmemiş, davacı hastaneye dolmuş ile gitmek zorunda kalmış, tabi ki eşini
hastaneye kendisi götürse iyi olurdu şahit ne için götürmediğini veya götüremediğini
açıklamıyor. Bu olay üzerinden de 3-4 yıl geçti diyor. Yeni bir olay söylemiyor.
Emekli olan iki küçük memur çalıştıkları dönemde yaptıkları tasarruflar ile ev, yazlık
ve otomobil sahibi olmuşlardır.
Ankara’da kendi evlerinde oturmaktadırlar. Eğer bu evi yaptıkları tasarruf ile almamış
olsalardı. Ayda asgari 500 YTL kirada oturmak zorunda kalacaklardı. Yani emekli
maaşlarının yarısını ev kirası vereceklerdi. Kalan para ile zor geçineceklerdi. Tutumlu
olmalarını yadırgamak ve bunu boşanma sebebi saymak mümkün mü? Tabiî ki değil.
Şahitler yeni bir olay ortaya koymadıkları gibi, eski olan ve geçimsizlik sebebi kabul
edilmesi mümkün olmayan olaylardan bahsetmişlerdir. Özel Dairenin yerleşmiş
içtihatlarına göre eski olaylarda taraflar birbirlerini affetmişlerdir. Zira uzun yıllar yine
birlikte yaşamışlardır.
Boşanmaya karar verilebilmesi için; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri
kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılması gerekir ( TMK.nun
166/1.mad. ). Anlatılan nedenlerle evlilik birliği temelinden sarsılmadığı gibi, hatta hiç
sarsılmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ve Özel Dairenin yerleşmiş kararları da göz önünde
tutularak çoğunluğun boşanma yönündeki görüşüne katılamıyorum.

Bade Alzubi

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago