Yargı Kararları

deprem teminatını da içeren işyeri sigorta poliçesi kapsamında tazminat davası

17. Hukuk Dairesi         2018/1547 E.  ,  2018/12611 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davacıya ait işyerinin “Ticari Risk Sigorta Poliçesi” ile davalı tarafından sigortalandığını, 23.10.2011’de meydana gelen depremde işyerinin hasar gördüğünü ve orta hasarlı yapı olarak tespit edildiğini, işyerinin güçlendirme bedelinin 177.790,18 TL. olarak saptandığını, davalıya yapılan başvuru üzerine DASK teminat limitleri ile poliçedeki deprem muafiyeti gözetilerek 535,00 TL. hasar bedeli hesap edilip ödendiğini, davalının gerçek zararı karşılamadığını, davacının en az 76.670,00 TL. talep hakkı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 70.000,00 TL. tazminatın deprem tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 06.03.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 112.715,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, poliçede bina bedeli için 151.000,00 TL. teminat verildiğini ve % 5 deprem muafiyeti bulunduğunu, açılan dosyada hesaplanan 565,00 TL. hasar bedelini davacıya ödediklerini, davacının işyerinde oluşan hasarın DASK teminatları kapsamında kaldığını ve bu limiti aşan hasardan davalının sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 2.115,00 TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, deprem teminatını da içeren işyeri sigorta poliçesi kapsamında tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davacıya ait olup davalı tarafından sigortalanan 3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin deprem nedeniyle uğradığı hasar bedelinin davalıdan tazmini istemiyle eldeki dava açmış; mahkemece, davalı tarafından düzenlenen poliçeyle davacı işyeri için ihtiyari deprem teminatı verildiği kabul edilerek, Zorunlu Deprem Sigortası teminat limitlerini aşan zarardan davalının sorumlu olduğu kabul edilip talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacıya ait işyerinin DASK poliçesinin bulunmadığı, davacı tarafın da kabulündedir. Davalı tarafından düzenlenen 02.02.2011-02.02.2012 vadeli poliçeyle, sigortalı işyeri 151.000,00 TL. bina bedeli ile sigortalanmış ve poliçede deprem teminatı da verilmiştir. Poliçenin özel şartlar kısmında; “poliçe ile bina deprem teminatı verilmiş ise, 587 sayılı zorunlu deprem sigortasına dair kanun hükmünde kararname uyarınca temini gerekli zorunlu deprem sigortası teminat limitlerinin üzerindeki limitler için ihtiyari deprem sigortası olarak hüküm ifade eder” hükmünün yer aldığı da gözetildiğinde, DASK teminat limiti üzerinde kalan deprem zararından davalının sorumlu olduğunun kabulü yerindedir.
Davalı sorumluluğunun başlangıç noktası, zorunlu deprem sigortası teminat limitinin üzerindeki deprem zararı olduğundan, davacıya ait işyeri için geçerli zorunlu deprem sigortası teminat limitinin davaya konu deprem tarihi itibariyle ne kadar olduğunun doğru biçimde tespiti önem kazanmaktadır. Mahkemece dava dışı Anadolu Sigorta acentesi olarak faaliyet gösteren şirketten bu hususta bilgi istenilmiş; 22.01.2014 tarihli cevabi yazı ile, davacıya ait işyerinin yüzölçümü ve m2 birim fiyatlarına göre hesaplanan DASK teminat limitinin 110.600,00 TL. olduğu bildirilmiş; bu yazıdaki DASK limiti mahkeme tarafından kabul edilerek bildirilen miktarı aşan zarardan davalının sorumluluğuna karar verilmiştir. Ne var ki, mahkeme tarafından benimsenen bu yazıda, 2014 yılı için hesaplanan DASK teminat limiti bildirilmiş olup, davaya konu edilen deprem ise 23.10.2011 tarihinde gerçekleşmiştir. Yazı cevabındaki tarih ile davaya konu deprem tarihi arasında 3 yıllık fark olduğundan, daha düşük esas alınması gereken zorunlu deprem sigortası teminat limiti davacı aleyhine olacak biçimde yüksek belirlenmiştir. Açıklanan bu hatalı tespit, davacı zararının yanlış belirlenmesine yol açtığından, mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı, davalı tarafından sigortalanan işyerinde, deprem olayı nedeniyle oluşan hasar bedelinin davalıdan
tahsilini istemektedir. Mahkemenin hükme esas aldığı 14.02.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde; davacı işyerinde oluşan hasar konusunda herhangi bir hesaplama yapılmadığı; sadece, poliçedeki 151.000,00 TL’lik sigorta bedelinden, % 5’lik deprem muafiyet bedeli ile müşterek sigortaya ilişkin indirimin uygulandığı, davalının ödediği 535,00 TL’nin de düşülmesiyle davacı zararının 112.715,00 TL. olarak tespit edildiği görülmektedir. Davacı işyerinde oluşan deprem hasarının giderilmesi için gerekli olan bedeller (davacının tazmini gereken gerçek zararının miktarı) konusunda hiçbir hesaplama içermeyen bu rapor hükme esas almaya elverişli değildir.
Bu durumda mahkemece; davaya konu deprem tarihi olan 2011 yılı itibariyle, davacı işyeri için geçerli zorunlu deprem sigortası teminat limitinin olay tarihine göre doğru biçimde tespiti için yeniden araştırma yapılması; daha sonra, deprem nedeniyle oluşan gerçek zarar miktarının belirlenmesinin özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği dikkate alınıp, konusunda uzman inşaat mühendisleri ve sigorta hukukçusundan oluşan başka bir bilirkişi heyetinden, deprem tarihindeki serbest piyasa rayiçlerine göre davacının işyerindeki hasarın giderilmesi için gerekli olan yeniden yapım- onarım maliyetinin ne kadar olacağı hususunda, denetime elverişli ve gerekçeli bir rapor alınması; davalı … şirketi tarafından düzenlenen ihtiyari deprem teminatını içeren poliçedeki özel şarta göre, oluşan gerçek zararın DASK teminatı içinde kalıp kalmadığının belirlenmesiyle, oluşacak sonuca göre (davacının usuli kazanılmış hakkı da dikkate alınarak) karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.

Barış kaya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago