Yargı Kararları

DAVACI BANKANIN DİLEKÇELERİNDE BAHSETTİĞİ DAVA DIŞI TAKİPLERDE YAPTIĞI TAHSİLATLAR DA MAHSUP EDİLEREK MİRASÇILARDAN TALEP EDİLEBİLECEK ALACAK MİKTARININ BELİRLENMESİ GEREĞİ

T.C. YARGITAY

19.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/18400
Karar: 2016/10603
Karar Tarihi: 14.06.2016

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI – DAVACI BANKANIN DİLEKÇELERİNDE BAHSETTİĞİ DAVA DIŞI TAKİPLERDE YAPTIĞI TAHSİLATLAR DA MAHSUP EDİLEREK MİRASÇILARDAN TALEP EDİLEBİLECEK ALACAK MİKTARININ BELİRLENMESİ GEREĞİ – EKSİK İNCELEME – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Davacı bankanın, asıl borçludan davalıların mirasbırakanının ölüm tarihi itibariyle olan alacağı uzman bilirkişi aracılığıyla banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak tespit edilip, murisin kefil olduğu da gözetilerek ve davacı bankanın dilekçelerinde bahsettiği dava dışı takiplerde yaptığı tahsilatlar da mahsup edilerek, mirasçılardan talep edilebilecek alacak miktarının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

(4721 S. K. m. 605)

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, davalı borçluların murisi …’nın dava dışı …ile müvekkili banka arasındaki 14/04/2008, 16/04/2008 ve 16/07/2008 tarihli genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil olduğunu, kredilerin ödenmemesi nedeniyle dava dışı şirket aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını ve kalan bakiye için ise davalılar aleyhine Safranbolu İcra Müdürlüğü’nün 2011/1176 sayılı dosyasından takip yaptıklarını, ancak davalıların iirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların süresi içerisinde mirası reddetmedikleri gibi, murisin vefatı esnasında ödemeden aczi de açıkça belli olmadığından davalıların itirazlarının yersiz olduğunu belirterek, itirazların iptaline ve davalılar aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, her ne kadar müvekkilleri mirası yasal süresi içerisinde reddetmemiş olsalar da, terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddinin söz konusu olduğunu, murisin kredi sözleşmelerine kefil sıfatıyla imza attığı sırada fiil ehliyetinin bulunmadığını, muris kefilin hesap kat tarihindeki değil, ölüm tarihindeki borcunun hesaplanması gerektiğini, MK’nın 630. maddesi gereğince müvekkillerinin mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi neticesinde tasfiye payları ne ise borçtan o oranda sorumlu olacaklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, Adli Tıp Kurumu’ndan murisin kredi sözleşmelerini imzaladığı tarihler itibariyle fiil ehliyeti bakımından alınan raporda; kredi sözleşmelerinin imzalandığı 14/04/2008, 16/04/2008 ve 16/07/2008 tarihlerinde muriste herhangi bir araz saptayacak bir tıbbi bulgu veya belgeye rastlanmadığı, murisin kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarihlerde fiil ehliyetine haiz olduğunun belirtildiği, yine TMK’ nın 605/2. maddesinde öngörülen mirasın hükmen reddi durumunun ve terekenin borca batık olup olmadığının tespiti amacıyla çeşitli banka ve kurumlara yazılar yazıldığı, ölüm tarihindeki alacak ve borçlarının saptanarak bilirkişi raporu alındığı, alınan raporda; murisin ölüm tarihi itibariyle aktifler toplamının 88.727,84 TL, pasifler toplamının ise 135.871,14 TL olduğu ve terekesinin borca batık olduğunun belirtildiği, ne var ki, murisin ölümünden sonra davalıların Ankara Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müracaatla, veraset ve intikal vergisi beyannamesi verdikleri ve murisin bir adet taşınmazı ve bireysel emeklilik hayat sigortası ile dava dışı ..’ndeki alacakları yönünden intikal için gerekli düzenlemeleri yaptıkları, bu bakımdan davalıların murisin ölümünden hemen sonra terekenin sahiplenilmesi kapsamında hareket etmiş oldukları, murisin kefil olmasından kaynaklanan borç durumunun ortaya çıkmasına müteakip ise mirasın hükmen reddi cihetine gitmek istedikleri, bu konuda emsal Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ nin 2012/17092 E.-2013/9247 K. sayılı ilamında; “….tereke borca batık olmasına rağmen; Türk Medeni Kanunu’ nun 610/2. maddesinde açıklanan şekilde, tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez.” şeklinde karar verildiği, iş bu davada da davalıların veraset ve intikal vergisi beyannamesi verdikleri ve dava konusu takip dosyasının işleme konulma tarihine kadar terekenin davalılar tarafından yönetildiği, bu durumun başlı başına TMK’nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet ilkesine aykırı olup, Yargıtay 2. ve 8. Hukuk Dairelerinin içtihatlarının da bu yönde olduğu, bu nedenle terekenin sahiplenilmesi kapsamında hareket eden mirasçıların daha sonra terekeye bağlı borcun ortaya çıkmasına müteakip mirasın hükmen reddi cihetine gidemeyeceklerinin kabul edildiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalıların Safranbolu İcra Müdürlüğü’nün 2011/1176 sayılı dosyasına yaptıkları itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit olduğundan asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanacak %40 oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacı bankanın, asıl borçludan davalıların mirasbırakanının ölüm tarihi itibariyle olan alacağı uzman bilirkişi aracılığıyla banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak tespit edilip, murisin kefil olduğu da gözetilerek ve davacı bankanın dilekçelerinde bahsettiği dava dışı takiplerde yaptığı tahsilatlar da mahsup edilerek, mirasçılardan talep edilebilecek alacak miktarının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.06.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi.

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

5 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

7 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago