Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Ve Reşit Olmayanla Cinsel İlişki

5. Ceza Dairesi 2018/1826 E. , 2018/1439 K.

 

“İçtihat Metni”
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan Mut Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2017/926 sayılı soruşturma kapsamında, doktor raporunda 10 hafta 3 günlük hamile olduğu tespit edilen mağdur …’ın gebeliğinin sonlandırılması talebinin reddine ilişkin Mut Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/05/2017 tarihli ve 2017/211 değişik iş sayılı kararını müteakip, yinelenen talebin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 25/05/2017 tarihli ve 2017/219 değişik iş sayılı kararını takiben, aynı talebin reddine yönelik anılan Mahkemenin 16/06/2017 tarihli ve 2017/261 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın, talebin soruşturma işlemi niteliğinde olmadığı, Cumhuriyet Savcısının izin talebini görevli sulh hukuk mahkemesine yöneltmesi gerektiğinden bahisle reddine ilişkin Silifke Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/06/2017 tarihli ve 2017/1301 değişik iş sayılı kararı sonrasında, gebeliğin sonlandırılması hususundaki talebin, Sulh Ceza Hâkimliğinin görevi kapsamında olduğundan bahisle görev yönünden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Mut Sulh Ceza Hâkimliğine gönderilmesine ilişkin Mut Sulh Hukuk Mahkemesinin 30/06/2017 tarihli ve 2017/23 değişik iş sayılı kararını müteakip, söz konusu talebin daha önce değerlendirildiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair Mut Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/07/2017 tarihli ve 2017/316 değişik iş sayılı kararının;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Çocuk Düşürtme” başlıklı 99. maddesinde yer alan;
“(1) Rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tıbbî zorunluluk bulunmadığı hâlde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda, çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Birinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi altı yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) İkinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması hâlinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) Rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi hâlinde; iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan diğer fiiller yetkili olmayan bir kişi tarafından işlendiği takdirde, bu fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılarak hükmolunur.
(6) Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması hâlinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir.” şeklindeki,
2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’un “Gebeliğin Sona Erdirilmesi” başlıklı 5. maddesinde yer alan;
“Gebeliğin onuncu haftası doluncaya kadar annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde istek üzerine rahim tahliye edilir.
Gebelik süresi, on haftadan fazla ise rahim ancak gebelik, annenin hayatını tehdit ettiği veya edeceği veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacağı hallerde doğum ve kadın hastalıkları uzmanı ve ilgili daldan bir uzmanın objektif bulgulara dayanan gerekçeli raporları ile tahliye edilir.
Derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil hallerde durumu tespit eden yetkili hekim tarafından gerekli müdahale yapılarak rahim tahliye edilir. Ancak, hekim bu müdahaleyi yapmadan önce veya mümkün olmadığı hallerde müdahaleden itibaren en geç yirmidört saat içinde müdahale yapılan kadının kimliği, yapılan müdahale ile müdahaleyi icabettiren gerekçeleri illerde sağlık ve sosyal yardım müdürlüklerine, ilçelerde hükümet tabipliklerine bildirmeye zorunludur.
Acil müdahale hallerinin nelerden ibaret olduğu ve yapılacak ihbarın şekil ve mahiyeti ile sterilizasyon ve rahim tahliyesini kabul edenlerden istenilecek izin belgesinin şekli ve doldurulma esasları, bunların yapılacağı yerler, bu yerlerde bulunması gereken sağlık ve diğer koşullar ve bu yerlerin denetimi ve gözetimi ile ilgili hususlar çıkarılacak tüzükte belirtilir.” şeklindeki,
2827 sayılı Kanun’un “Gebeliğin Sona Erdirilmesinde İzin” başlıklı 6. maddesinde yer alan,
“5 inci maddede belirtilen müdahale, gebe kadının iznine, küçüklerde küçüğün rızası ile velinin iznine, vesayet altında bulunup da reşit veya mümeyyiz olmayan kişilerde reşit olmayan kişinin ve vasinin rızası ile birlikte sulh hakiminin izin vermesine bağlıdır. Ancak akıl maluliyeti nedeni ile şuur serbestisine sahip olmayan gebe kadın hakkında rahim tahliyesi için kendi rızası aranmaz.
4 üncü maddenin ikinci ve 5 inci maddenin birinci fıkralarında belirtilen ve rızaları aranılacak kişiler evli iseler, sterilizasyon veya rahim tahliyesi için eşin de rızası gerekir.
Veli veya sulh mahkemesinden izin alma zamana ihtiyaç gösterdiği ve derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil hallerde izin şart değildir.” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Mut Cumhuriyet Başsavcılığınca mağdur küçük …’a yönelik gerçekleştirildiği iddia edilen çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan yürütülen 2017/926 sayılı soruşturma kapsamında, … Üniversitesi Rektörlüğü Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bölümü Adlî Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı
tarafından düzenlenen 09/06/2017 tarihli ve 72846809/439708 sayılı Adlî Rapor’da yer alan “… Çocuk Psikiyatri Anabilim Dalı’nda yapılan muayenesi sonucu, alınan öyküden cinsel istismarı sonucu 12 hafta 6 günlük gebe kaldığı öğrenildiği, gebeliğin istismar sonucu olması, anne yaşının küçük olması ve annenin ruhsal açıdan travmatik süreç yaşamasından dolayı gebeliğin sonlandırılması hem anne hem de ceninin (bebek) tıbbî yararına olacağı…” şeklinde kanaate varılması ve akabinde mağdur ile anne ve babası tarafından 15/06/2017 tarihinde Mut Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılan dilekçede kürtaja izin verilmesi hususunun talep edilmesi karşısında,
Yukarıda anılan mevzuat kapsamında bahse konu gebeliğin sonlandırılması talebinin değerlendirilmesi görevinin Sulh Ceza Hâkimliğinin görevinde olduğunun değerlendirildiği, bu itibarla Mut Sulh Ceza Hâkimliğinin bahse konu gebeliğin sonlandırılması talebinin reddine dair 16/06/2017 tarihli ve 2017/261 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itiraz üzerine, işin esasına girilerek itirazın değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, talebin soruşturma işlemi niteliğinde olmadığı, Cumhuriyet Savcısının izin talebini görevli Sulh Hukuk Mahkemesine yöneltmesi gerektiğinden bahisle, zımnen görevsizlik mahiyetinde olduğu değerlendirilen, itirazın reddine yönelik karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli,19/01/2018 gün ve 94660652-105-33-8579-2017-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanun’un koruyucu ve destekleyici tedbirler başlıklı 5/1-d maddesinin “Sağlık tedbiri, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli geçici veya sürekli tıbbî bakım ve rehabilitasyonuna, bağımlılık yapan maddeleri kullananların tedavilerinin yapılmasına” hükmünü içermesi ve bir soruşturma sırasında bu tedbiri uygulamanın da Sulh Ceza Mahkemesinin görevi kapsamında bulunması karşısında talebin sağlık tedbiri içerisinde değerlendirilmesi suretiyle kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile Silifke Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/06/2017 tarihli ve 2017/1301 değişik iş sayılı Kararın CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago