Ceza yargılaması soruşturma aşaması ve kovuşturma aşaması(ceza davası) olmak üzere iki ayrı evreden oluşmaktadır. Ceza davasının açılmasını müteakiben mahkemenin vermiş olduğu karar ise hüküm olarak adlandırılmaktadır.
Ceza muhakemesi bakımından soruşturma aşamasında şüphelinin ifadesinin alınması söz konusuyken mağdur veya şikayetçinin ise beyanı alınmaktadır. Kovuşturma aşamasında ise sanığın yargılamayı yapan görevli ve yetkili ceza mahkemesi tarafından sorgusu yapılmaktadır.
İfade, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre kolluk yahut C. Savcısı tarafından alınabilir. Şüphelinin yaşının küçük olması durumunda ise kolluk vazifesi üstlenen polis, jandarma gibi kurumlarda suça sürüklenen çocuğun ifadesi alınamayacaktır. Bu durumda şüpheli sıfatı ile suça sürüklenen çocuğun ifadesi C. Savcısı tarafından alınmak zorundadır. Küçüğe ilişkin kolluk nazarında yalnızca kimlik tespiti yapılabilmektedir.
Soruşturma aşamasının başlangıcı olan şikayet yahut suç duyurusu doğrudan C. Savcılığı’na yapılabileceği gibi karakol, emniyet müdürlüğü gibi kolluk kuvvetlerine de yapılabilmektedir. Akabinde hızlı bir biçimde delillerin toplanması ve sıcağı sıcağına şüphelinin ifadesinin alınması, mağdur veya şikayetçinin beyanına başvurulması ve tanıkların beyanlarına başvurulması gerekmektedir.
Soruşturma aşamasında şüpheli, kovuşturma aşamasında ise sanık ifade ve sorgusunda avukatının(müdafiinin) bulunmasını isteyebilir, müdafisi olmaksızın beyanda bulunmaktan imtina edebilir.
Bir suç işlediğinden bahisle polis yahut C. Savcısı tarafından şüpheliye soru yöneltilmesi ifade alma olarak kabul edilir. Alınan ifadenin mutlaka yazılı olarak alınması şarttır. Şifahen yapılan konuşmaların, alınan sözlü beyanların ispatı zor olmakla birlikte, genellikle edinilen bilgilerin soruşturma aşamasının seyri bakımından kullanılması söz konusu olabilmektedir.
İfadesine başvurulan kişi Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 145 ve devamında yer alan maddeleri uyarınca çağrı kağıdı ile davet edilir. Çağrı kağıdının içeriğinde kişinin ifadesine başvurulma nedeni diğer bir deyişle isnad edilen suç, hangi sıfatla ifadesinin/beyanının alınacağının bildirilmesi(örneğin görgü tanığı), davete icabet etmediği takdirde zorla getirilebileceği yer alır. Çağrıldığı halde davete iştirak edilmemesi, hakkında tutuklama kararı yahut yakalama emri bulunan kimseler ise zorla getirilebilir. PVSK uyarınca polis nezdinde yapılan ve hazırlık aşamasında bulunan soruşturmalarda polis tarafından kişilerin beyanlarına başvurulması amacıyla çağrılması mümkündür. Ancak bu kapsamda polisin zorla getirme yetkisi bulunmamaktadır.
İfadesine başvurulan şüphelinin ifadesinin alınması esnasında sorulacak soruları yönelten bir kolluk görevlisi bir de yazman kolluk görevlisi bulunmalıdır. İfadenin C. Savcısı tarafından alınması durumunda ise ifadenin alınması esnasında C. Savcısı ve katibi bulunmaktadır. Kolluk tarafından alınan ifade haricinde C. Savcısının ifadeyi soruşturma bakımından yeterli bulmaması durumunda kimi zaman şüphelinin tekrar beyanına başvurduğu da görülmektedir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’ nun 147. maddesinde ifade yahut mahkeme nezdindeki sorguda şüpheli yahut sanığa, susma hakkının olduğu, lehe olan delilleri gösterebileceği ve celbini talep edebileceği, avukat tutabileceği, maddi durumu elvermediği takdirde bulunduğu şehirdeki barodan talep edebileceği, kimlik bilgilerini doğru beyan etmesi gerektiği aksi takdirde suç işlemiş sayılacağı, isnad edilen suç ve olayın izahı anlatılır, hatırlatılır ve tutanağa bağlanır.
Burada en dikkat çeken haklardan biri de “susma hakkı”dır. Şüpheli yahut sanık beyan vermekten kaçınabilir. Susma hakkı gizlilik kararı verilen yahut yargılama dosyasına hakim olunmayan hallerde fayda sağlayabildiği gibi kimi zaman da olumsuz değerlendirmelere sebep olabilmektedir. Velev ki, C. Savcılıkları ve ceza mahkemeleri doktrinde yer alan “Susma ikrardan sayılmaz.” İlkesinin aksine susma hakkını kullanan şüpheli veya sanığın hakkında kimi zaman olumsuz kanaat kullanabilmektedirler.
İfadenin, beyanın veya mahkeme huzurundaki sorgunun öncesinde soruşturma yahut kovuşturma dosyasına hakim olmak, hukuken incelemek ve değerlendirmek savunma hakkının doğru icrası bakımından şarttır. O nedenle doğru bir ifade yahut sorgu stratejisinde mevcut dosya münderecatı’nın incelenmesi ve irdelenmesi mutlak suretle gereklidir. Ceza yargılaması süreci bakımından çelişki beyanlarda bulunulması yerine, basit ve fazla uzun olmayan cümlelerle ifadenin/beyanın verilmesi gerekmektedir. Masumiyet karinesi gereği suçluluğu ispatlanana kadar herkes masumdur. Ancak masumiyetin ispatı için isnat edilen her suçta olay örgüsü dikkate alınmalı ve lehe deliller suçun niteliğine uygun olarak sunulmalıdır. İfade ve sorgu gibi şüpheli ve sanıkla doğrudan kurula bağlantı önemlidir. Örneğin çelişkili beyanda bulunan bir sanığın sorgusunda önceki çelişkili beyanlarını sanığa soran hakim ardından çelişkiyi gidermesini ve sanığın gizlediği farz edilen gerçeklerin gün yüzüne çıkmasını amaçlamaktadır.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…