Bilgi Deposu

Çekin Bankaya İbrazından Sonra Araya Sahte Ciro Eklendiği İddiası İcra Mahkemesince Değerlendirilebilir Mi Yargıtay Kararı

Özet:

Somut olayda, alacaklı tarafından 25.05.2010 keşide tarihli 25.000 TL lik çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlunun söz konusu çekte alacaklının ibrazdan sonra ciro arasına girmek suretiyle, sahte ciro ile takip yaptığını, yetkili hamil olmadığını, takibin iptalini talep ettiği, mahkemece ilgili bankadan celp edilen ibraz anındaki çek fotokopisinde alacaklının ciro zincirinde yer almadığından, bu çek yönünden takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.


Takip dayanağı söz konusu çekin onaylı suretinin incelenmesinde, ilk cironun lehtara ait olduğu takip alacaklısı M. T. un ciro silsilesi içerisinde yer aldığı, çekin süresinde bankaya ibraz edildiği, vasıflarının tam olduğu ve alacaklının yetkili hamil olduğu anlaşılmaktadır.


Bu durumda mahkemece yukarıdaki yasal düzenleme ve çek aslı üzerindeki bilgiler nazara alınarak, bu çek yönünden de şikâyetin reddine karar verilmesi yerine yazılı şekilde bankadan celp edilen fotokopisi incelenerek kabulü yönünde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir 

 

T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu

Esas No:2014/-2060
Karar No:2014/976
K. Tarihi:26.11.2014

Taraflar arasındaki ” icra takibine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.04.2011 gün, 2011/176 E – 2011/431 K sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 20.02.2012 gün, 2011/19590 E. – 2012/4158 K sayılı bozma ilamı ile;

“…1)Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlunun temyiz itirazlarının REDDİNE;

2) Alacaklının temyiz itirazlarına gelince:

TTK’nun 702. maddesinde, “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde selahiyetli hamil sayılacağı…” öngörülmüştür.

Yine tedavülü sona erip ibraz edilen ve muhtelif cirolar görmüş senetlerde cirantalar atlanmak suretiyle müracaat borçlularına başvurularak senet bedelinin tahsili ile ona iadesi mümkündür. Bu halde senet üzerinde ayrıca yeniden geriye dönüş ciro imzasının bulunması gerekmez.

Ciro silsilesi içerisinde imzası olan ve senedi elinde bulunduran müracaat borçlusu yetkili hamil sayılır.

Somut olayda, alacaklı tarafından 25.05.2010 keşide tarihli 25.000 TL lik çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlunun söz konusu çekte alacaklınınibrazdan sonra ciro arasına girmek suretiyle, sahte ciro ile takip yaptığını, yetkili hamil olmadığını, takibin iptalini talep ettiği, mahkemece ilgili bankadan celp edilen ibraz anındaki çek fotokopisinde alacaklının ciro zincirinde yer almadığından, bu çek yönünden takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.

Takip dayanağı söz konusu çekin onaylı suretinin incelenmesinde, ilk cironun lehtara ait olduğu takip alacaklısı M. T. un ciro silsilesi içerisinde yer aldığı, çekin süresinde bankaya ibraz edildiği, vasıflarının tam olduğu ve alacaklının yetkili hamil olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece yukarıdaki yasal düzenleme ve çek aslı üzerindeki bilgiler nazara alınarak,bu çek yönünden de şikâyetin reddine karar verilmesi yerine yazılı şekilde bankadan celp edilen fotokopisi incelenerek kabulü yönünde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir …”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı(alacaklı) vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu başlatılan icra takibine itiraz(borca itiraz) istemine ilişkindir.

Davacı(borçlu) vekili; Davacı vekili dava dilekçesi ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile girişilen takipte 05.05.2010 tarihli çekte karşılıksız kaşesinin bulunmadığını ve çekin kambiyo vasfını kaybettiğini, 25.05.2010 tarihli çekte ise alacaklının ibrazdan sonra araya girerek çeki ciro ettiğini, meşru hamil olmadığını, çekler üzerindeki imzaların keşideci ve cırantalara ait olmaması nedeni ile kambiyo vasfında olmadıklarını, bu nedenle takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece; duruşma açılmadan yapılan inceleme sonucu, 25.05.2010 keşide tarihli çekin ibraz anında alınan fotokopisinin bankadan getirtildiği ve bu belgede takip alacaklısı M.T’ün cirosunun bulunmadığı, takip dosyasında mevcut fotokopide ise araya girilerek cironun yapıldığı, dolayısıyla bu çek yönünden takip alacaklısının meşru hamil olmadığı ve bu çek yönünden takibin İİK’nun 170/a-2 madde uyarınca iptalinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı(alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 25.05.2010 tarihli çekte takip alacaklısının cirosunun bulunup bulunmadığı burada varılacak sonuca göre davalının(alacaklının) yetkili hamil olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere özellikle, çek aslı üzerindeki bilgiler nazara alınarak, ilk cironun lehtara ait olduğu, takip alacaklısı M.T’ün ciro silsilesi içerisinde yer aldığı anlaşıldığına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı(alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından da benimsenen Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 26.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

5 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

7 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago