Yargı Kararları

BOZMA İLAMI DOĞRULTUSUNDA ŞİKAYETÇİNİN ALACAĞININ ALINAN BİLİRKİŞİ RAPORU DEĞERLENDİRİLEREK SONUCUNA GÖRE BİR KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ

T.C. YARGITAY
23.Hukuk Dairesi

Esas: 2014/8017
Karar: 2015/2377
Karar Tarihi: 09.04.2015

SIRA CETVELİNE ŞİKAYET DAVASI – BOZMA İLAMI DOĞRULTUSUNDA ŞİKAYETÇİNİN ALACAĞININ ALINAN BİLİRKİŞİ RAPORU DEĞERLENDİRİLEREK SONUCUNA GÖRE BİR KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ – MADDİ HATA SONUCU ALINTI YAPILARAK HÜKÜM KURULMASININ İSABETSİZLİĞİ

ÖZET: Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda şikayetçinin alacağının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 166/2. maddesi kapsamında olup olmadığı hususunda alınan bilirkişi raporu değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Dairemizin ilamının konusu ve somut olayın özellikleri farklı olduğu halde, maddi hata sonucu alıntı yapılarak oluşturulan yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.

(1136 S. K. m. 166) (2004 S. K. m. 15, 59, 100, 138, 206)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde şikayet olunan N… vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.

Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Şikayetçi vekili, müvekkilinin, takip borçlusundan miras taksimi ile ortaklığın giderilmesi ve menfi tespit davalarından kaynaklı olarak vekalet ücreti alacakları bulunduğunu, söz konusu davaların bedeli paylaşıma konu taşınmazlar ile ilgili bulunduğunu, bu davalar sonucunda taşınmazların takip borçlusuna kazandırıldığını, Avukatlık Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca bu durumda vekalet ücreti alacağının rüçhanlı alacak olarak sıra cetveline kaydı gerektiğini, ancak müvekkilinin anılan yasal düzenlemeye aykırı olarak şikayet olunanlardan sonra 4. sıraya kaydedildiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile müvekkilinin alacağının rüçhan hakkı gözetilerek 1. sıraya kaydını istemiştir.

Şikayet olunan N… vekili, şikayetin reddini istemiştir. Diğer şikayet olunanlar, şikayete cevap vermemiştir.

Mahkemece, şikayetçi alacağının İİK’nın 206. maddesinde düzenlenen imtiyazlı alacaklardan olmadığı ve birinci sıradaki hacze iştirak şartlarını da taşımadığından bahisle şikayetin reddine dair verilen karar, Dairemizin 04.03.2013 tarih ve 557 E., 1236 K. sayılı ilamıyla, şikayetçinin sıra cetveline giren alacağının, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 166/2. maddesi hükmü kapsamında olup olmadığı üzerinde durulup, bu kapsamda olduğunun belirlenmesi halinde, rüçhan hakkının alacağı sıranın belirlenmesi ve sonuca ulaşılması gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, şikayetçi avukata azil nedeniyle vekalet ücreti ödenmediği, bunun tahsili için şikayetçinin başlattığı takibin kesinleştiği, nedeniyle söz konusu vekalet ücreti alacağının rüçhanlı alacaklardan olduğu, bu durumda, paylaşıma konu paradan öncelikle, şikayetçi avukatın vekalet ücretinin tahsili için başlattığı icra takibi nedeniyle alması gereken nispi vekalet ücretinin hesap edilerek verilmesi (İİK’nın 138/3. mad.) ve artan paranın sıra cetvelinde yer alan diğer alacaklılara haciz tarihleri ile şikayetçi açısından İİK’nın 100. maddesindeki koşulların bulunup bulunmadığı gözetilerek dağıtılması gerektiği, şikayete konu sıra cetvelinin açıklanan bu genel ilkelere uygun olarak düzenlenmediği gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.

Kararı, şikayet olunan N… vekili temyiz etmiştir.

Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.

Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, bozma ilamı doğrultusunda, şikayetçi avukatın vekalet ücreti alacağının dayanağını teşkil eden takip ve dava dosyaları getirtilip, bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alınmasına rağmen, bilirkişi raporuna itibar edilmeksizin İİK’nın 138. maddesine dayalı olarak şikayetin kabulüne karar verilmiştir.

İİK’nın paraların paylaştırılması başlığını taşıyan 138/2 maddesi; “Haciz, paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masraflar önce satış tutarından alınır ve artan para takip masrafları ve işlemiş faizler dahil olduğu halde alacakları nisbetinde paylaştırılır.” düzenlemesine, aynı maddenin 3. bendinde ise; “Vekil vasıtasiyle yapılan takiplerde vekalet ücretinin miktarı, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın, icra memuru tarafından avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanır. Bu şekilde tayin olunan vekalet ücreti de takip masraflarına dahildir.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca, satış bedelinden bütün alacaklıları ilgilendiren ortak masraflar alındıktan sonra, artan para alacaklılara, asıl alacak, talep edilmiş ise işlemiş faiz ve takip giderleri de dahil edilerek, alacakları nisbetinde ödenir. Buradaki takip giderleri sadece o alacaklıyı ilgilendiren, onun takibine ait giderler olup, ödeme ve icra emrinin tebliği masrafları, alacaklının peşinen ödediği harçlar (İİK’nın 15 ve 59. mad.) ve vekalet ücretidir. Anılan düzenlemede bahsi geçen vekalet ücreti takip giderlerinden olup, icra memuru tarafından paylaştırma sırasında doğrudan doğruya hesaplanıp alacaklının alacağına eklenir. Bu vekalet ücreti için ayrı bir takibe gerek yoktur.

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu 166/2. maddesi, “Sözleşme ile kararlaştırılan ve hakim tarafından takdir olunan ücretinden dolayı, kendi çalışması sonucunda müvekkilin muhafaza ettiği veya kazandığı mallar ve davadaki diğer taraftan ilam gereğince tahsil edilecek para yahut alınacak mallar üzerinde diğer alacaklılara nazaran rüçhan hakkını haizdir. Rüçhan hakkı, vekaletnamenin düzenlenme tarihine, vekaletname umumi ise iş sahibi adına ücret konusu işten dolayı ilk yapılan resmi başvurma tarihine göre sıra alır. İş sahibinin iflası halinde avukatın vekalet ücreti alacağı da rüçhanlıdır. Ancak, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 206′ ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü saklıdır.” hükmünü içermektedir. Söz konusu düzenlemede rüçhanlı olduğu belirtilen avukatlık ücreti, avukatın emek ve mesaisi sonucu, müvekkilinin muhafaza ettiği veya onun malvarlığına kazandırdığı paralar yahut mallara ilişkindir. Örneğin, bedeli paylaşıma konu taşınmaz, borçlu tarafından açılan bir tapu iptal ve tescil davası sonucunda borçlunun malvarlığına kazandırılmış yahut borçlu aleyhine bu yönde açılan bir dava sonucunda, borçlunun malvarlığında muhafaza edilmiş, diğer bir anlatılma borçlunun elinden çıkmamış ise, bu davada borçlunun vekilliğini üstlenen avukatın vekalet ücreti alacağı, vekaletnamenin düzenlenme ya da resmi başvuru tarihine göre belirlenecek sıra çerçevesinde, diğer alacaklılara göre rüçhanlıdır.

Somut olayda, şikayetçi, …2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/17786 E. sayılı dosyasında başlattığı icra takibinde, alacağının dayanağını, takip borçlusu ile arasındaki “vekalet ücreti sözleşmesi nedeniyle, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/510 E. sayılı dosyasının sulh yolu ile sonlandırılması nedeniyle doğmuş vekalet ücreti alacağı” ile “03.03.2009 tarihli (başka bir) vekalet ücreti sözleşmesi gereği Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/406 E. sayılı dosyasından kaynaklı bakiye vekalet ücreti alacağı” olarak göstermiştir. Şikayetçinin, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 166/2. maddesi kapsamında rüçhanlı olduğunu ileri sürdüğü bu alacakları icra takibinin asıl alacak kısmını oluşturmaktadır. İİK’nın 138/3. maddesinde ifade edilen vekalet ücreti ise az yukarıda açıklandığı üzere sırf bu takibe ilişkin giderler içerisinde yer alan vekalet ücretidir. Şikayetin konusu, İİK’nın 138/3. maddesinde düzenlenen vekalet ücreti olmayıp, sıra cetvelinde şikayetçiye ayrılan vekalet ücreti alacağına ilişkin sıraya yöneliktir.

Bu durumda, mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda şikayetçinin alacağının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 166/2. maddesi kapsamında olup olmadığı hususunda alınan bilirkişi raporu yukarıda yapılan bu açıklamalar çerçevesinde değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Dairemizin 27.12.2011 tarih ve 4374 E., 2875 K. sayılı ilamının konusu ve somut olayın özellikleri farklı olduğu halde, maddi hata sonucu alıntı yapılarak oluşturulan yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayet olunan N…vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, adı geçen şikayet olunan bozulmasına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.04.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

2 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

2 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

2 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

2 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

4 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

5 ay ago