Categories: Bilgi Deposu

BOŞANMA

Türk Medeni Kanunu’nda boşanmanın tanımı yapılmamıştır. Boşanma için geçerli olarak kurulmuş olan bir evlenmenin eşlerin sağlığında kanunda öngörülen sebep ve koşullara dayanarak mahkeme kararıyla sona erdirilmesi gerekir. Kanun sistematiğinde boşanma sebepleri özel ve genel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır. Etkilerine ve sonuçlarına göre ise boşanma sebepleri nisbi ve mutlak boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılmaktadır.

1-ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ

4721 sayılı TMK’ya göre özel boşanma sebepleri;

Zina (TMK 161)

Hayata Kast (m.162)

Pek kötü veya onur kırıcı davranış (m.162)

Suç işleme (m.163)

Haysiyetsiz hayat sürme (m.163)

Terk (m.164)

Akıl hastalığı (m.165)

Özel sebepler sınırlı sayıda düzenlenmiştir. Yasada belirlenen olay ve koşullara uymayan hiçbir durum özel boşanma sebebi sayılmaz.

A.ZİNA

“Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir” m(161). Maddenin ikinci fıkrası uyarınca davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak 6 ay ve her halde zina eyleminin üzerinden 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer. 3. fıkraya göre “affeden tarafın” dava hakkı yoktur. Mutlak boşanma sebeplerinden olan zinanın tanımı kanunda yapılmamıştır. Zina önceki ceza kanunu döneminde şikayete bağlı bir suç iken hatta kadının zinası erkeğin zinası olarak ayrılmışken iki binli yıllardan sonra yapılan kanunlaştırma hareketleri neticesinde 2005 yılında yürürlüğe giren ceza kanunu değişikliğinde suç olmaktan çıkarılmıştır. O halde mevcut yasalarda bu hususta bir düzenleme olmadığından zinanın tanımını yapmak için 2005 tarihinden önceki ceza kanunu uygulamasına müracaat etmek yerinde olacaktır. Dönemin literatürü ve Yargıtay uygulamasına bakıldığında, suçun gerçekleşmesi için cinsel ilişkinin olağan yoldan yani gebeliğe olanak sağlayacak şekilde gerçekleşmiş olması aranmaktadır. Bunun temelinde nesebin yani soy bağının bozulmaması, derinliğinde de mülkiyet ve miras ilişkisinin varlığı yani “Benim malım benim soyuma kalsın” şeklinde özetlenebilecek bir yaklaşımın benimsendiği görülecektir. O halde zinanın suç sayılmasında en derinde Roma hukukundaki patria potestas (baba egemenliği) ilkesinin olduğu söylenebilir. Günümüzde cinsel ilişkinin fiili birleşmeye varmayan boyutlarının da daha çok ahlaki kaygılarıla zina sayılmasına ilişkin bir niyet olmakla birlikte açıkladığımız nedenle teknik olarak zinanın ispatlanabilmesi için karşı cinsler arasında olağan yoldan ve fiili birleşme koşullarının gerçekleşmesi gerekir.

B.Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış

“Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kast edilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunması sebebiyle boşanma davası açılabilir.” (m.162) Dava bu davranışın öğrenilmesinden başlayarak 6 ay ve bu sebebin doğumunun üzerinden 5 yıl geçmeden açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü olup hakim tarafından re’sen gözetilir.

Eşler evlilik birliğinin mutluluğunu el birliğiyle sağlamakla yükümlüdürler. (m.185). Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışın mutluluğu sağlamak yükümlülüğü ile bağdaşmadığı ortadadır. Kuşkusuz bu davranışlara muhatap olan eşin genel boşanma sebeplerine dayanarak (m.166) evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddiasıyla boşanma davası açma olanağı vardır. Ancak bu davranışların sistematik olması halinde, mutlak boşanma sebebi olmasının avantajından yararlanılarak madde 162 uyarınca dava açılması yerinde olacaktır.

Affeden tarafın bu davayı açmaya hakkı yoktur. Ne var ki çoğu zaman suç da teşkil eden bu davranış hakkındaki ceza soruşturmasında şikayetten vazgeçmiş olmak, boşanma davası açısından bağlayıcı değildir.

C.Suç İşleme Ve Haysiyetsiz Yaşam Sürme

“Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenmezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nisbi boşanma sebebi olup bu yüzden takdire bağlı bir boşanma sebebidir. Yani, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürmenin yanında ispat hukuku açısından buna dikkat etmek gereklidir. Bu durumda evlilik birliği eşlerden beklenmeyecek düzeyde temelinden sarsılmış ise mahkemece boşanmaya karar verilebilecektir.

D. Terk

“Eşlerden biri evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az 6 ay sürmüş olup bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. (m.164) İkinci cümle uyarınca “Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.”

Maddenin ikinci fıkrasında hakim tarafından gönderilecek ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği yolunda uyarıda bulunulacağı hususu düzenlenmiştir. İhtarda yetki aranmaz. Yani herhangi bir yer mahkemesinden talepte bulunmak mümkündür.

Terk ihtarına dayalı davaların kabulü halinde işin niteliği gereği davalıya tazminat ve nafaka verilmez. Ne var ki terk ihtarı gönderildikten sonra evlilik birliliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı açılacak bir davanın, artık samimiyetsiz olacağı için kabul edilmesi olanağı yoktur. Bu nedenle terke dayalı davanın kabul edilmesinin ağır koşulları olduğundan dava açarken buna göre yapılmalıdır. Çünkü eve dön çağırısının samimi olmaması veya muhatabın eve dönmemek için haklı bir sebebinin olması halinde dava reddedilecektir.

Terk edene gönderilecek para, konutta ödemeli olarak gönderilmelidir. İhtar, gerektiğinde ilan yolu ile de yapılır. Kanunda ihtar için öngörülen 4 aylık süre terk tarihi ya da boşanma davasından feragatten itibaren başlar. Nafaka davası açılmışsa süre o tarihten ya da feragat nedeniyle kesinleşmeden itibaren başlar.

E. Akıl Hastalığı

Akıl hastalığı nisbi boşanma sebebi olup eşlerden birinin akıl hastası olması yanında ortak hayatın onun bu hastalığı nedeniyle diğer eş için çekilmez hale gelmesi gerekmektedir. Hastalığın geçmesine olan bulunmadığının resmi sağlık kuruluşu raporlarıyla tespiti üçüncü koşuldur. Bu dava zina ile birlikte açılabilir. Ancak dava kabul edildiğinde davranışlar iradi olmayacağı için, maddi ve manevi tazminata hükmedilmez. Buna karşın koşulları var ise nafaka yükümlülüğü devam eder. Davayı vasi açıyorsa vesayet makamından izin alınması gerekir.

2-GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde düzenlenmiştir.

Evlilik birliğinin sarsılması (m.166 f.I-II)

Anlaşmalı boşanma (m.166 f.III)

Eylemli ayrılık sebebiyle boşanma (m.166 f.IV)

A. Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

“Evlenme ile eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu el birliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sağdık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” (m.185) Ayrıca eşler konutu birlikte seçerek, birliği birlikte yönetecek ve birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklardır. (TMK m.186)

Buraya kadar açıklanan boşanma davalarından akıl hastalığı dışındakilerin tümü yukarıdaki maddelerde dile getirilen yükümlülüklere aykırı davranmanın sonuçlarıdır. Evlilik birliğinin temelden sarsılması ise bu yükümlülüklerin tek başına sonuç getirme ihtimalinin kuşkuda kalması veya yukarıdaki yükümlülüklerin birçoğunun bir arada olması haline münhasır olup söz konusu yükümlülüğe aykırı davranışın evlilik birliğini temelinden sarstığının da kanıtlanması gerekir. Nitekim TMK m.166 f.I-II hükmüne göre “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğimde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.”

Görüleceği üzere bu maddeye dayanarak boşanma kararı verilmesi için hakimin evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmelerinin eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğuna ikna edilmesi gerekir. Kuşkusuz evlilik birliğinin temelinden sarsılması bir nisbi boşanma sebebidir. Birinci fıkrada kusurdan bahsedilmesine karşın, ikinci fıkrada kusuru daha ağır olan eşin, belli koşullarda dava açmasına olanak tanımıştır. Başka deyişle kusuru daha ağır olan eş, karşı tarafın az da olsa kusurunu ispatlarsa ve karşı tarafın davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindeyse yine evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilir. Ancak bu durumda ağır kusurlu olduğu halde boşanma elde eden eş yararına değil, talep edilmişse daha az kusurla olan davalı yararına karşı dava açmamış olsa bile maddi tazminata ve kişilik hakları zarar görmüşse manevi tazminata karar verilir.

B. Anlaşmalı Boşanma

“Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.” (m.166/3) Bu madde uyarınca boşanma için yine hakim kararı gereklidir.

Tarafların anlaşmalı boşanma için hazırlayacakları protokolden duruşma öncesinde, duruşma sonrasında hatta karardan sonra karar kesinleşinceye kadar dönmeleri mümkümdür. Tarafların bizzat hakim tarafından dinlenmeleri, iradelerinin serbest olarak açıklanıp açıklanmadığı tespiti için gereklidir. Uygulamada bazen gerekmediği halde ıslaha başvurulmakla birlikte anlaşmalı boşanmadan vazgeçilmesi halinde TMK m.166 ile sınırlı olmak koşuluyla yeni bir dilekçe verilerek davaya devam edilmesi olanaklıdırı.

C. Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma

TMK m.166 IV hükmüne göre, “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulmamışsa evlilik birliğini temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”

Fiili ayrılığı dayalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için;

-Reddedilmiş bir boşanma davası bulunmalıdır.

-Ret kararının kesinleşmesinden sonra ortak hayat kurulamamış olmalıdır,

-Ret kararının kesinleşmesinden sonra üç yıl geçmiç olmalıdır. Fiili ayrılık nedeniyle boşanma halinde, reddedilmiş boşanma davasını açan taraf aleyhine mutlaka maddi tazminata hükmedilir.

3-MUTLAK BOŞANMA SEBEPLERİ

4721 sayılı TMK’nın bağladığı sonuçlara göre mutlak boşanma sebepleri şunlardır.

-Zina (m.161)

-Hayata Kast (m.162)

-Pek kötü veya onur kırıcı davranış (m.162)

-Terk (m.164)

-Anlaşmalı boşanma (m.166 f.III)

-Eylemli ayrılık sebebiyle boşanma (m.166 f.IV)

Mutlak boşanma sebeplerinde, boşanma sebebi olarak gösterilen maddi olayın (zina, cürüm vs.) varlığının kanıtlanması durumunda kadın veya erkek kusursuz eşin açmış olduğu davada bu olayın evlilik birliğine etkisine bakılmaksızın boşanma kararı verilir. Yani evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığına bakılmaz. Mutlak boşanma sebeplerinde maddi olayın evlilik birliğini temelinden sarstığı artık bir karinedir.

IV-NİSBİ BOŞANMA SEBEPLERİ

4721 Sayılı TMK’nın bağladığı sonuçlara göre nisbi boşanma sebepleri şunlardır;

-Suç işleme (m.163)

-Haysiyetsiz hayat sürme (m.163)

-Akıl hastalığı (m.165)

-Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (m.166 f.I-II)

Nisbi boşanma sebebi takdire bağlı bir boşanma sebebidir. Yani nisbi boşanma sebebinin varlığı halinde evlilik birliği eşlerden beklenmeyecek düzeyde temelinden sarsılmış ise mahkemece boşanmaya karar verilebilecektir.

 

 

Oguz

Recent Posts

Davaların Yığılması Davası Dilekçe Örneği

DAVALARIN YIĞILMASI Davacı, aynı davalıya karşı olan birden fazla asli talebini, taleplerinin tamamen aynı yargılama…

3 hafta ago

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

5 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

5 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

5 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

5 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

7 ay ago