Türk toplumunun temeli ailedir. Medeni Kanun aile hükümleri evlilik birliğinin ayakta tutulması üzerinedir. Sağlıklı bir toplumun temel taşı olan huzurlu bir aile yaşamının devam edebilmesi için eşlere belirli sorumluluklar verilmiştir. Ev işlerinin yapılması gibi ‘emek’ kavramının ön plana çıktığı görevler ile ekonomik görevler eşdeğerdedir. Eşler evlilik birliğinin yükümlülüklerine ve giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıklarıyla birlikte katılır. Ancak bu dengenin bozulduğu eşlerden birinin diğerine kıyasla hakkaniyetine uygun olmayacak ölçüde fazla sorumluluk altına girdiği hallerde, eşler aynı evde yaşıyor olsalar dahi, hakim sorumluluklarını yerine getirmeyen –örneğin maddi destek sağlamayan- eş hakkında boşanma davası açılmadan nafaka tedbiri alabilir.
Nafaka hukuki anlamda mağdur olan eşin geçimini sağlamak amacıyla maddi yardım almasını zorunlu kılan hallerdir. Görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise taraflardan birinin ikametgah ettiği yer mahkemesidir. Eşlerin yerleşim yeri birbirinden farklı ve her ikisi de tedbir alınması talebinde bulunduysa, yetkili mahkeme ilk istemde bulunanın yerleşim yeri mahkemesidir. MK 195 uyarınca evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Açıkça anlaşıldığı üzere bunun için resmi bir evliliğin olması gerekir. İmam nikahı yahut evlilik dışı birlikte yaşama söz konusu ise eşler bu hükümden yararlanıp tedbir nafakası talebinde bulunamayacaktır. Ancak bu kişiler kendileri lehine olmasa da müşterek çocukları adına belli başlıklar altında yardım talebinde bulunabileceklerdir. MK 196 uyarınca da eşlerden birinin istemi üzerine hakim ailenin geçimi için her birinin yapacağı parasal katkıyı belirler. Eşin diğerinin yanında karşılıksız çalışması, çocuklara bakması katkı miktarının belirlenmesinde değerlendirilir. Bu katkılar geçmiş 1 yıl ve gelecek yıllar için istenebilir. Bu hükme dayanılarak görevlerini yerine getirmeyen eş için geçmişe dönük bir yıllık katkının da istenebilmesi önemlidir.
Boşanma davası açılmadan nafaka talep edilmesinin dışında boşanma davası açılmadan evlilik birliği devam ederken ‘birlikte yaşama’ ara verilmesi halinde de tedbir nafakasına hükmedilebilir. Ancak bu ayrı yaşama durumunun haklı bir sebebe dayanması gerekir. Örneğin ortak yaşam nedeniyle eşlerden birinin kişiliği, ekonomik hayatı, ailenin huzuru ciddi tehlikeye düştüyse, eş diğerine şiddet uyguluyor, aldatıyor, eve bakmıyor gibi, haklı sebebin olduğu kabul edilir. Bu hallerde boşanma davası açılmadan nafaka talebi mümkündür. Haklı sebebin ciddiliğinin tespitinde hakkaniyet ilkesi yol gösterici olmalıdır. (Kocası tarafından evden kovulan kadının da haklı sebebi bulunmaktadır.) Eşin yanında reşit olmayan küçük çocuklar varsa onlar adına da nafaka istenmesi mümkündür. Yani boşanma davası açılmadan nafaka talebi sadece eş için değil müşterek çocuklar için de mümkündür. Eş ayrı yaşamada haklı olduğunu ispatlayamazsa hakim nafaka talebini reddeder. Ancak ayrı yaşamada haksız olunması çocuğa verilecek nafakayı etkilemez. Çocuk erginse tedbir nafakası isteyemez. Eş evlilik birliğini devam ettirmek için aile konutuna usulüne uygun davet edilmiş ancak gelmemişse sonraki tarihler için tedbir nafakası isteyemeyecektir. Evlilik birliği devam ederken evlilik dışı ilişki kuran eş lehine de nafakaya hükmedilmez. Boşanma davası açılmadan nafaka kararına hükmedilebilmesi için evlilik birliğinin dağılmasında eşlerin kusuru aranmaz.
Eşlerden birinin diğerine boşanma davası açılmadan nafaka ödeyebilmesi için nafaka ödeyecek durumda olması gerekir. Doğrudan gelirleri ve mal varlığı değerlerine bakılır, ekonomik gücü göz önünde bulundurulur. Bedelli askerlik yapacak kadar mali gücü yerinde olan biri nafaka vermekle yükümlüdür. Koca askerse, mal ve geliri bulunmuyorsa askerlik süresince nafaka yükümü bulunmaz. Akıl hastası olup çalışmayan koca da yükümlü değildir. Nafaka miktarını hakim tespit eder. Bu nafaka miktarı evlilik birliği devam ederken eşlerin birlikte sürdürdükleri hayata uygun bir yaşam sürmelerine yeterli olmasıdır. Eşlerin ihtiyacına bakılır. Bu aşamada cinsiyet önemli değildir. Hakimce Türk lirası olarak hesaplanır. Ancak tarafları yabancı parada anlaşabilir. Kural olarak her ay başında peşin olarak ödenir. Dava tarihinden itibaren geçerli olur ve ayrı yaşamada haklılık devam ettiği sürece devam eder. Nafakaya dava tarihinden faiz yürütülemez. Nafaka davaları adli tatilde de görülür, süreler işlemeye devam eder. Nafakaya ilişkin kararı yükümlü eş yerine getirmezse onun aleyhine icra takibi başlatılıp maaş haczi istenebilir, maaşı yoksa mal varlığı, gayrimenkul kayıtları varsa 3. kişilerdeki alacakları üzerine gidilebilir. Bu nafakanın başlangıcı dava tarihidir. Sonradan hükmedildiğinde nafaka geriye yürür ve dava tarihinden itibaren icraya konu olur. Ayrıca nafaka borcunu yerine getirmeyen borçlu eş hakkında alacaklının şikayeti üzerine 3 aylık tazyik hapsine karar verilebilir.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…