Boşanma talepli dava dilekçesini harçları da ödenmek suretiyle aile mahkemesine teslim edilmesiyle yani boşanma davasının açılmasıyla taraflara ayrı yaşama hakkı tanınmaktadır. Ancak bu durumda müşterek çocukların hangi ebeveyn ile kalacaklarına ilişkin problem meydana gelmektedir. Boşanma davasının devamı sırasında hakimin, müşterek çocukların hangi işte kalacağına ilişkin verdiği karara “geçici velayet” veya “tedbiren velayet” kararı denmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun geçici önemler başlıklı 169. Maddesine göre boşanma davası açılınca hakim dava sürecinde gerekli olan tedbirleri kendiliğinden alır. Alınacak bu tedbirlere geçici velayet ve şahsi ilişki tesisi de girmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, aile mahkemesi hakimince verilen geçici velayete ilişkin karar kesin bir karar olmayıp, yalnızca boşanma davası sürecinde geçerli olabilecek tedbir niteliğinde bir karardır. Dolayısıyla dava sonunda verilecek hükümde geçici velayet kararının aksine bir karar verilebilmesi de mümkündür.
Boşanma davalarının devamı sırasında eşler genel olarak müşterek çocuklarının velayetinin kimde kalacağı hususunda anlaşamamaktadır. Bu durum da boşanma davalarında yargılama süresinin uzamasına sebebiyet vermektedir. Bazı boşanma davalarında taraflar velayetin verileceği eş konusunda anlaşmaya varabilirler. Ancak tarafların anlaşmış olması ihtimalinde dahi, hakim bu anlaşmayla bağlı değildir ve müşterek çocuk lehine tüm tedbirleri kendiliğinden alarak farklı bir karara imza atabilir.
Kural olarak davayı açan taraf dava dilekçesinde veya cevaba cevap dilekçesinde, davacı taraf ise cevap veya ikinci cevap dilekçesinde müşterek çocuğun kendi yanında kalmasına ilişkin talebini mahkemeye iletmelidir. Ancak velayete ilişkin hususlarda hakimin re ’sen araştırma ilkesi söz konusu olduğundan yargılamanın her aşamasında iki taraf da geçici velayetin kendisine verilmesini talep edebilir.
Boşanma davasının yargılama sürecinde müşterek çocukların hangi tarafta kalacağı, tarafların sosyal ekonomik durum araştırmaları ve alanında uzman sosyal çalışmacı ya pedagog raporu dikkate alınarak belirlenir. Geçici velayet göz önünde bulundurulurken hakim,
– Müşterek çocukların ve tarafların yaşları,
– Müşterek çocukların düşünce ve davranışları,
– Müşterek çocukların yaşam koşulları
– Kardeşlerin birbirlerinden uzak kalmamaları ve
– Boşanma davasına sirayet eden hususları göz önünde bulundurur.
Genellikle 0-3 yaş aralığındaki çocukların fiziksel ve ruhsal olarak anne bakım ve ilgisine muhtaç olduğu kabul edilir. Bu yaş aralığındaki çocukların anneden ayrılmaları çok zor olarak düşünülür ve genellikle velayet anneye verilir.
4-7 yaş aralığındaki çocuklar yine anne bakım ve ilgisine muhtaç olmakla birlikte, 0-3 yaş aralığındaki çocuklardan farklı olarak tuvalet, yeme içme gibi alışkanlıklarda anneye muhtaçlık durumunu kaybetmişlerdir. Bu durumda da çocuğun anne yanında kalmasında bir sakınca bulunmaması durumunda genellikle velayetin anneye verilmesi tercih edilir.
8 yaş üstü çocuklarda ise durum daha farklıdır. Bu yaştan sonra çocukların ebeveynlerine olan muhtaçlığı azalır ve kendi düşünce ve davranışlarını oluşturmaya başlarlar. Bu durumda Yargıtay’ın son içtihatları da söz önüne alınarak müşterek çocukların hakim tarafından dinlenilmesi ve velayet hususunun bu dinlenme de göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Müşterek çocukların velayetinin kimde kalacağı hususunda görüş bildirmesi için dosyanın pedagog veya sosyal çalışmacıya yönlendirilmesi durumunda, pedagog veya sosyal çalışmacı müşterek çocuklarla yüz yüze görüşme sağlar ve hangi ebeveynin yanında kendisini iyi hissettiğini, daha mutlu olduğunu sorarak çocukların düşünce ve davranışlarını öğrenir. Bu husus da geçici velayetin belirlenmesinde önemli bir unsurdur.
Hakim, geçici velayet hakkında karar tesis ederken boşanma davasına sirayet eden hususları da dikkate alır. Burada hakimin dikkate alacağı hususlar çocuklara psikolojik, fiziksel, sözel ve ekonomik bir şiddet durumunun söz konusu olup olmadığı veya davanın tarafı olan anne ve babanın bağımlılığı olan kötü bir alışkanlığının olup olmadığı gibi hususlardır. Bu örneklerin çoğaltılabilmesi mümkündür.
Boşanma davasında taraflar yalnızca bir veya birkaç müşterek çocuğun kendisinde kalmasını talep edebilir. Ancak bu gibi durumlarda aile mahkeme hakimi tarafından, kardeşlerin birbirlerinden ayrılmasının ayrı bir travma oluşturabileceği göz önünde bulundurulur ve genellikle müşterek çocukların birbirlerinden uzak kalmamaları yönünde ara karar tesis edilir.
Geçici velayeti talep eden tarafın çocukların yaşayacakları uygun ortamı evinde hazır bulundurulması gerekir. Müşterek çocukların alışkanlıkları ve yaşam koşulları bunda dikkate alınır. Ayrıca geçici velayeti talep eden tarafın, çocuğun bakımı için gerekli maddi güce sahip olması gerekir. Ancak bu koşul öncelikli olarak dikkate alınacak bir koşul değildir. İki ebeveynin de aynı koşullara sahip olması durumunda maddi durum da hakimce göz önüne alınacaktır. Ancak çocuğun yüksek menfaatinin gerektirdiği ölçüde, hiçbir geliri bulunmayan ve çalışmayan bir tarafa da velayetin verilebilmesi mümkündür.
Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…