Boşanma davası açmak için eşlerden birinin boşanma talepli dava dilekçesi hazırlaması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma veya çekişmeli boşanma davası açmak isteyen taraf Aile Mahkemesi’nde dava açmalıdır. Boşanmak isteyen taraflardan biri iki nüsha dava dilekçesi, varsa eklemek istediği belgeleri ve nüfus cüzdan fotokopisini ekleyerek boşanma davasını açabilir. Anlaşmalı boşanma davası açılacak ise dilekçe ile birlikte anlaşmalı boşanma protokolü de hazırlanmalıdır. Boşanma davasını açacak eş, belgelerini hazırladıktan sonra adliyede tevzi bürosuna başvurarak ve dava harcını ödeyerek dava açma işlemlerini gerçekleştirebilir. Gereken evrakları sıralarsak;
Boşanma sebepleri, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmekte olup genel ve özel sebepler olarak ikiye ayrılmaktadır.
Genel boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda ismen düzenlemiş ancak bu kavrama tam olarak nelerin girdiği hâkimin takdirine bırakılmıştır. Genel boşanma sebeplerine örnek olarak güven sarsıcı davranışlar, geçimsizlik, hayata bakış anlamında farklılıklar, saygının ortadan kaldırılması gösterilebilir.
Özel boşanma sebepleri Zina, Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, Terk ve Akıl Hastalığı’dır.
Zina, eşlerden birisinin sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak başkasıyla birliktelik yaşaması anlamına gelmektedir. Evli olan bir kadın ya da erkeğin karşı cinsten biri ile cinsel ilişkiye girmesidir. Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Zinanın söz konusu olabilmesi için cinsel ilişkinin karşı cinsle yapılmış olması gerekir. Ayni cinsten kişilerle ilişkiye girmek zina sayılmaz. Eşlerden birinin kendi cinsiyetiyle yaşadığı cinsel ilişki zinaya sebebiyet vermemekle birlikte bu durumda diğer eş haysiyetsiz hayat sürme gerekçesi ile boşanma davası açabilir. Cinsel ilişkinin zina sayılması için bir kere gerçekleşmiş olması yeterlidir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı söz konusu olmamaktadır.
Hayata kast; bir eşin diğer eşin yaşam hakkına yönelik eylemler anlamına gelmektedir. Hayata kast sebebiyle açılacak boşanma davasında ceza mahkemesinin mahkumiyet hükmü aranmaz. Aile Mahkemesi boşanma kararı verebilir. Pek kötü veya onur kırıcı davranış; eşin bedensel ve ruhsal sağlığını tehlikeye düşürecek davranış, eşe yapılan kötü muameleler anlamını taşımaktadır. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle açılacak boşanma davalarında da, zinada olduğu gibi 6 aylık ve 5 yıllık hak düşürücü süreler söz konusudur. Yine hayata kast ve pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle eşini affeden diğer eşin dava hakkı söz konusu olmayacaktır.
Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu nedenlerden onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir. Bu özel boşanma sebebinde herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu olmayıp, boşanma davasının her zaman açılabilmesi mümkündür. Eşlerden birinin diğerini bu sebeplerden dolayı affetmiş olması boşanma davası açmasına engel teşkil etmeyecektir. Suç işleme sebebiyle boşanma davasında, hayata kast sebebiyle boşanma davasında olduğu gibi bir ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı aranmayacaktır.
Terk sebebine dayalı boşanma davasında; eşlerden biri evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadı ile evi terk eden eşe, en az dört ay geçtikten sonra ihtar çekilir. İhtarla beraber en az iki ay süre verilir ve ayrıca eşin eve dönebilmesi için gerekli koşullar sağlanır. Türk Medeni Kanununa göre ihtar ancak hakim veya noter tarafından çekilmelidir. İhtar yapılmadan boşanma davasının açılması halinde ihtarı mahkeme kendisi yapacaktır. Terk sebebiyle boşanma davasında dikkat edilmesi gereken hususlar evin terk edilme nedeninin “evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmeme” olması ve fiili olarak evi terk eden eşin, haklı nedene dayanması durumunda geride kalan eşin terk etmiş sayılacağıdır.
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için, diğer eş için evliliğin çekilmez hale gelmesi gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 166. Maddesinin 4. Fıkrası özel bir düzenleme getirmiştir. Bu düzenleme uyarınca herhangi bir sebeple açılmış olan boşanma davasının mahkemece reddine karar verilmesi ve verilen bu mahkeme kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren üç yıl geçmesine rağmen, müşterek hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve taraflardan herhangi birinin talebi üzerine boşanma kararı verilir. Bunun için boşanma davasının özel veya genel boşanma sebebine dayalı açılmasının bir önemi bulunmamaktadır. Tarafların geçici bir süreliğine ancak ortak hayatı yeniden kurma iradesi gütmeden bir araya gelmiş olmaları ortak hayatın yeniden kurulduğu anlamına gelmemektedir.
Boşanma davaları, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olmak üzere iki türdür.
Anlaşmalı boşanma davası, tarafların aralarında boşanmaya bağlı nafaka, maddi ve manevi tazminat, velayet ve malvarlığı paylaşımı gibi konularda anlaşarak bir protokol hazırladıkları davadır. Anlaşmalı boşanma davaları tek celsede sona ermektedir.
Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…