YARGITAY 13. Hukuk Dairesi
2016/22543 E.
2017/5094 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıdan 29/10/2013 tarihli fatura ile 4.691,15 TL, 18/11/2013 tarihli fatura ile 6.565,00 TL alacaklı olduğunu, bu alacaklarının tahsili amacıyla başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın 1 yıllık süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından itirazın iptali talebinin süre yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, eldeki dava ile faturaya dayalı alacağının tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptalini istemiştir. Mahkemece, borçlunun 05/08/2014 tarihinde ve süresi içerisinde borca itiraz ettiği, takibin 06/08/2014 tarihinde durdurulduğu, takibin durdurulması kararının alacaklı … vekiline 01/09/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 09/11/2015 tarihinde ve 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. İcra dosyasının incelenmesinde; borca itiraz dilekçesi ve takibin durdurulması kararının bizzat davacı/alacaklı …’a 01.09.2014 tarihinde tebliğ edildiği, ancak icra takibinin davacının avukatı tarafından başlatıldığı anlaşılmaktadır. Tebligat kanununun 11. maddesinin birinci fıkrasına göre, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Dolayısıyla vekil ile takip edilen bir işte tebligatın asile yapılması hukuka aykırıdır. Dava konusu icra takibinin davacı alacaklının vekili tarafından başlatılmış ve takip ediliyor olması karşısında davacı asile yapılan tebligat geçersiz olup, 1 yıllık hak düşürücü sürenin tespitinde esas alınması mümkün değildir. O halde Mahkemece, davacı asile yapılan tebligatın geçersiz olduğu ve davanın süresinde açıldığı gözetilerek işin esasına girilerek yapılacak inceleme neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
2016/8792 E.
2016/26089 K.
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklının borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlattığı, borçlu şirket tarafından yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılan başvuruda, vade tarihinden önce bono bedelinin ödendiği, buna ilişkin tediye makbuzunun sunulduğu ve alacaklıya herhangi bir borcun bulunmadığı ileri sürülerek borca itiraz edildiği, mahkemece, dosyaya ödeme belgesi olarak sunulan tediye makbuzundaki imzanın davalı tarafından inkar edildiği, imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı hususunun yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK’nun 169/a-1. maddesi gereğince, borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde, mahkemece itiraz kabul edilir. Öte yandan, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borçla ilgili olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağına açıkça atıf yapılması zorunludur.
İİK’nun 169/a-3. maddesinde; “Borçlunun ibraz ettiği belge altındaki imza alacaklı tarafından inkar edilirse, icra mahkemesi hakimi, 68/a maddesindeki usule göre yapacağı inceleme neticesinde imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirdiği takdirde, borçlunun itirazının kabulüne karar verir ve alacaklıyı, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder….” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, alacaklı tarafından 15.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak 15/07/2015 tarihinde borçlu aleyhine 13.000.00 TL üzerinden takip başlatıldığı, borca itiraz dilekçesi ekinde sunulan ve alacaklı … imzalı ve 06/06/2015 tarihli tediye makbuzunda; 24/4/2015 düzenlenme tarihli, 15/06/2015 ödeme tarihli, 15.000.00-TL bedelli senede istinaden ödeme yapıldığı belirtilmiş, ancak alacaklı vekilinin 02/11/2015 tarihli dilekçesi ile tediye makbuzu altındaki imzanın alacaklının eli ürünü olmadığı ileri sürülmüş ve imza inkar edilmiştir.
Bu durumda, mahkemece, borçlunun dava dilekçesi ekinde sunduğu tediye makbuzu aslının borçludan temin edilerek İİK’nun 169/a-3. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 68/a maddesindeki usule göre, belge aslı üzerinde, imzanın alacaklı …’ın eli ürünü olup olmadığının tesbiti yönünden inceleme yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
2016/8509 E.
2016/25564 K.
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde; borçlunun icra mahkemesine başvurarak, borca ve bütün fer’ilerine itiraz ettiği, mahkemece, davanın yetki ve görev alanına giren bir hususa ilişkin olmadığı, icra müdürlüğüne, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde sunulması gereken bir borca itiraz dilekçesi olduğu gerekçesi ile talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, İİK’nun 167-170/b maddeleri arasındaki hükümler uygulanır. İİK’nun 168/5. maddesi uyarıca, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte, borçlu, borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, 5 gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirir. İcra mahkemesince, bu itirazın yerinde olup olmadığı incelenip değerlendirilerek karar verilir.
Somut olayda, ödeme emrinin 03/08/2015 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekilinin borca itirazlarını İİK’nun 168/5. maddesi gereğince, yasal 5 günlük sürede (10.08.2015 tarihinde) icra mahkemesine bildirdiği görülmektedir.
O halde, mahkemece, işin esasının incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen yasa hükümleri dikkate alınmadan yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca re’sen (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
2016/4228 E.
2016/6466 K.
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlular aleyhine 9 adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçluların, yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yaptıkları başvuruda, yetki itirazı ile birlikte, alacaklı şirket yetkilisi … tarafından takip dayanağı bonolara ilişkin olarak ibraname verildiğini ve alacaklıya herhangi bir borcun bulunmadığını ileri sürerek borca itiraz ettikleri, mahkemece, bonolardaki yetki şartının geçerli olduğu ve borca itirazın İİK’nun 169/a maddesinde belirtilen usule uygun olarak ispat edilemediği gerekçesi ile itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İ.İ.K.’nun 169/a-1. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde, mahkemece itiraz kabul edilir. Öte yandan, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borçla ilgili olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağına açıkça atıf yapılması zorunludur.
Somut olayda, alacaklı tarafından her biri 10.000TL bedelli 9 adet bonoya dayalı olarak 29.08.2014 tarihinde borçlular aleyhine takip başlatıldığı, borca itiraz dilekçesi ekinde sunulan ve alacaklı şirketi temsilen D. C. tarafından alacaklı adına imzalanan 21.03.2014 tarihli ibranamede; takip dayanağı bonoların keşidecisi, lehtarı, avalistleri, keşide tarihleri, vade tarihleri ve bedellerine açıkça atıf yapılarak, bonolardan dolayı herhangi bir hak ve alacağın olmadığı, borçluların en geniş şekilde ibra edildiği ve bono asıllarının borçlulara kargo ile gönderileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Borca itiraza dayanak yapılan bu ibranameye ilişkin olarak, alacaklı vekilinin 27.01.2015 tarihli celsede “ibranameyi kabul etmiyoruz…”şeklinde beyanda bulunduğu ve dolayısıyla ibraname altında bulunan imzaya ilişkin bir itirazının olmadığı anlaşılmaktadır. İİK’nun 169/a-3 maddesinde yer alan yasal düzenlemeye göre, borçlu tarafından ibraz edilen ibranamedeki imza, alacaklı tarafından açıkça inkar edilmediğinden, bu imza üzerinde aynı Yasanın 68/a maddesi uyarınca inceleme yapılması gerekmez. İbraname altında bulunan imzaya yönelik açık bir inkar bulunmadığından, alacaklı, ibraname altındaki imzayı ikrar etmiş sayılır.
O halde, mahkemece, borca itirazın, imzası ikrar edilmiş sayılan belge ile ispat edilmesi nedeniyle kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
2015/29864 E.
2016/6686 K.
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız takipte, alacaklı icra mahkemesine başvurusunda, borçlunun icra dairesine yaptığı itirazın yasal süresinde olmamasına rağmen icra müdürlüğünce takibin durdurulmasının doğru olmadığını ileri sürerek icra müdürlüğünün takibin durdurulmasına ilişkin 15.5.2015 tarihli kararının iptalini talep etmiş, mahkemece, itiraz dilekçesindeki havale tarihi ve takip dosyasında bulunan vekalet harcı makbuzunda yazılı tarih gereğince itiraz tarihinin 29.4.2015 olarak kabulü gerektiği ve icra müdürlüğünce muhabere numarasının sonradan verilmesinin borçlu aleyhine sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
İİK’nun 8. ve İcra İflas Kanunu Yönetmeliği’nin 22/2. maddesi gereğince, icra ve iflas daireleri, yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları, ilgililer ve icra müdürü veya muavini veya katibi tarafından imzalanır.
Ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Çünkü ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK.13.5.2009 tarih ve 2009/12-185 E.- 2009/182 K).
Somut olayda, … İcra Dairesi’nin 2015/581 Esas sayılı takip dosyasında borçluya örnek 7 ödeme emrinin 25.4.2015 tarihinde tebliği üzerine, borçlunun 29.4.2015 tarihli itiraz dilekçesi hakkında icra müdürlüğünce 15.5.2015 tarihinde verilen karar ile, borçlu vekilince … İcra Müdürlüğü aracılığıyla gönderilen 12.5.2015 tarih ve 2015/516 Muh. sayılı borca itiraz dilekçesinin dosyaya konulduğu belirtilerek itirazın süresinde olması nedeniyle takip durdurulmuş ise de; itiraz dilekçesinin, UYAP sistemine 12.5.2015 tarihinde ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süreden sonra kaydedildiği ve takip dosyasında bulunan vekalet harcı makbuzunun üzerinde de şikayete konu takip dosyasına ilişkin olduğuna yönelik bir dosya numarası bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, mevcut dosya kapsamına göre, itiraz dilekçesinin üzerinde yazılı tarihin mahkeme kararındaki gerekçelerle itiraz tarihi olarak kabulü münkün değildir.
O halde, borçlunun borca itiraz dilekçesi muhabere yolu ile ilgili icra dairesine gönderildiğinden, mahkemece … İcra Dairesi’nin 2015/516 Muh. numarasına kaydedilen borçlu vekilinin borca itiraz dilekçesinin adı geçen icra dairesinin muhabere defterine kaydedilip kaydedilmediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…