………… ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
ESAS NO :
KARAR NO :
SANIK :
VEKİLİ :
HÜKÜM : ……..Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin ………… tarih ve ……./….. esas ……./…… karar sayılı kararı.
KONU : Söz konusu hükmün bozulmasını gerektiren sebepleri içeren temyiz dilekçemizdir.
TEBLİĞ TARİHİ :
TEMYİZ TARİHİ :
AÇIKLAMALAR
1- Üste fiilen taarruz suçundan sanık Ter. Tnk. Er………….. hakkında …….. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce verilen …….. tarih ve …./… esas ……/….. karar sayılı mahkûmiyete ilişkin hükümde olayın gerçek mahiyetine uygun olmadığı için isabet bulunmamaktadır.
2- 211 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 17’nci maddesinde; “Amirin maiyetinin ahlakî, ruhî ve bedenî hâllerini daima nezaret ve himaye altında bulundurması gerektiği” öngörülmüş, aynı yasanın 57’nci maddesi; “Silahlı Kuvvetler sağlık işlerinde askerlerin fizik ve moral durumlarını takip ve koruyucu tababetin tatbiki esastır. Bu hizmetin yürütülmesinden kıt’a kumandanları ve kurum amirleri ile bunların tabipleri sorumludur” hükmünü içermekte olup, yine 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 40 ve Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği’nin 89’uncu maddelerinde, askerlerin sağlığının korunarak, sağlıklı koşullarda görev yapmalarının sağlanabilmesi için, konunun yakınen takip edilmesinin ve bu konuda gerekli tedbirlerin alınmasının kurum amirinin görevi olduğu belirtilmiştir. Savunmalarla ve müvekkilimin askerlik dosyasıyla da sabit olduğu üzere müvekkilim …………. Askeri Hastanesi ve Gata…………… Eğitim Hastanesi’nde psikiyatrik tedavi görmüştür ve tedavi kapsamında olay tarihinde de ilaç kullanmaya devam etmektedir. Ayrıca beyanlarla sabit olduğu üzere mağdur ……………. Bölük çavuşu adayı ………….’a müvekkilimi ezmesi yönünde telkin ve beyanlarda bulunmuştur. Müvekkilim gerek yaşadığı psikiyatrik rahatsızlık ve gerekse de mağdurun aşağılayıcı sözleri nedeniyle olayları akılcı bir şekilde değerlendirmekten uzak bir ruh halindedir. Esasen yukarıda belirtmiş olduğumuz askeri mevzuat hükümlerinden ötürü, müvekkilimin üstü konumundaki mağdurun da daha dikkatli ve anlayışlı olmasının gerektiği şüphesizdir. Ancak mağdur, sorumluluğunu yerine getirmemiştir.Ancak müvekkilim tüm bu olumsuz koşullara rağmen üste fiilen taarruz suçunu işlememiştir. Mağdura vurmamıştır. Sadece aralarında arbede şekilde itişme kakışma olmuştur. Müvekkilimin üstü mağdura vurmadığı bizatihi mağdurun kendi beyanlarıyla da sabittir. Her ne kadar ……….. ve ………. Müvekkilimin mağdura vurduğunu gördüklerini beyan etmiş iseler de bu beyanlara itibar edilemez. Zira her 2 tanıkta ortalığın çok kalabalık olduğunu ve ne şekilde vurulduğunu görmediklerini açıkça beyan etmişlerdir. Müvekkilimin savunmaları, mağdurun kendisine vurulmadığına ilişkin açık beyanları, tanıkların olayı tam olarak görmediklerine dair beyanları birlikte değerlendirildiğinde, tanıkların eyleme ilişkin beyanları hükme esas alınamaz. Bu durumda müvekkil sanığın mağdura vurduğu hususu en azından şüpheli kalmış olup, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığa isnat olunan “üste fiilen taarruz” eyleminin sübuta ermediği sonucuna varılmalıdır ve sanığın, unsurları itibariyle oluşmayan müsnet suçtan beraatına karar verilmesi gerekir.
3- Yine yerel Mahkemenin müvekkil sanık aleyhine vermiş olduğu 1 ay 7 gün mahkûmiyet kararı hakkında hüküm tarihinde yürürlükte bulunan yasa kuralı gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılması kuralı uygulanamamıştır. 08.02.2008 tarihli 26781 nolu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı “Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 562. maddesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi 5. fıkrasında yer alan “bir” ibaresi “iki” olarak değiştirilmiş ve bu değişlikle müvekkil sanık hakkında hükmedilen ceza “Hükmün açıklanmasının geri bırakılabileceği haller” kapsamına alınmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9. maddesi hükümleri gereği sanık hakkında lehe olan yasa hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Temyize konu yerel Mahkeme hükmü yukarıda sözü geçen yasal düzenleme nedeniyle de bozulmalı, sanık lehine olan yasal durum karşısında yeniden hüküm kurulmak üzere dosya Mahkemesine iade edilmelidir.
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, Sayın Mahkemenin kanun ve hukuka aykırı olarak vermiş olduğu …../……/…… tarih ve …../…… esas, …./….. karar sayılı mahkûmiyete ilişkin karanın bozulmasına, müvekkilimin atılı suçtan beraatine karar verilmesini arz ederim.
Sanık Vekili
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…