T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ
2015/9657
2016/10945
8.11.2016
4721/m.989
DAVA : Davacı … vekili tarafından, davalı …aleyhine 07/03/2014 gününde verilen dilekçeyle araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08/04/2015 tarihli kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 08/11/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili geldi, karşı taraftan davacı gelmedi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, mülkiyeti tarafına ait olan aracın rızası dışında elinden çıktığını, dava dışı kişiler hakkında dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığını, aracın önce dava dışı …’ye, ondan dava dışı …’a, ondan ise davalıya devredildiğini, yapılan devir işlemlerinin geçersiz olduğunu belirterek, aracın mülkiyetinin tarafına ait olduğunun tespiti ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, iyiniyetli üçünçü kişi olduğunu, aracı galeriden satın aldığını belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının iyiniyetli olduğu kanaatine varıldığı, ancak bir tarafta aracı rızası hilafına elinden çıkan malik ile diğer tarafta iyi niyetli olarak aracı satın alan davalının durumları değerlendirildiğinde; davacının mağduriyetine üstünlük tanınması gerektiği, davalı tarafça aracın açık artırma veya araç satışını gerçekleştiren galeri gibi bir yerden satın alındığına dair savunma getirilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
TMK’nın “Tasarruf Yetkisi ve Taşınır Davası” ana başlığını taşıyan 989. maddesinde; “Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyet, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir. Bu taşınır, açık artırmadan veya pazardan ya da benzeri eşya satanlardan iyiniyetle edinilmiş ise; iyiniyetli birinci ve sonraki edinenlere karşı taşınır davası, ancak ödenen bedelin geri verilmesi koşuluyla açılabilir” hükmü düzenlenmiştir.
Madde metninden de anlaşıldığı üzere; sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi, iyi niyetli üçüncü kişi bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse; asıl mal sahibinin gerek bu şahıs, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhine açacağı iade davasını kazanabilmesi bir şarta bağlanmıştır. Böyle hallerde, iyiniyetli üçüncü kişinin bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı, yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse, mahkeme asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. ( Hukuk Genel Kurulu’nun 25/09/2002 gün, 2002/4-608 Esas, 2002/643 Karar sayılı ilamı )
Somut olayda, davalı davaya konu aracı galericilik yapan … isimli kişiden, diğer bir anlatımla … Otomotiv’den satın aldığını belirtmiş; delil olarak aracın devrine dair 28/04/2011 tarihli noter satış senedini ve dava dışı …’ın vergi kayıt bilgilerini göstermiştir. Malatya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın mahkemeye hitaben yazdığı 24/11/2014 tarihli yazıda; Dairenin …vergi numarasında kayıtlı …’ın 17/07/2009 tarihinden itibaren dairelerinde otomobil ve hafif motorlu taşıtların perakende ticareti faaliyetine başladığı ve faaliyetinin halen devam etmekte olduğu bildirilmiştir. Şu halde; davalının aracı bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ettiği anlaşılmaktadır. Öte yandan davalının iyiniyetli olduğu hususu mahkemenin de kabulündedir. Aksi yönde bir iddia ve delil de dosya kapsamında bulunmamaktadır. O halde; davacı ancak bedelini ödemek suretiyle davalıdan aracını geri alabilir. Mahkemece, bedelin ödenmesi halinde iade davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmaksızın hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; tescil, idari bir işlem olup trafik kaydındaki tescilin iptali ile yeni kayıt ve tescile karar verilmesi, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karardır. Oysa adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemez. Mahkemece, yalnızca mülkiyetin tespiti hususunda hüküm kurmakla yetinilmelidir, trafik tescil kaydının iptali ile yeni kayıt ve tescile karar verilmiş olması da doğru değildir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın, yukarda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, ve davalı yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 08.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…