Adli Para Cezası, ceza kanunumuzda düzenlenen hapis cezasına seçenek yaptırımlardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’muzun “Adli Para Cezası” başlıklı 52. Maddesinin 1. Fıkrasına göre;
“Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.”
Hem uluslararası hukukta hem de iç hukukta korunmaya çalışılan en önemli ilke özgürlüktür. Tarih boyunca özgürlük kavramı farklı şekillerde yorumlanmış ve korunmaya çalışılmıştır. Fransız ihtilali ile beraber dünya genelinde birey için devlet anlayışı hakim olmuş ve demokrasi kavramı güçlenmiştir. İşte bunun etkisi ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kanun koyucusu olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, ceza kanunlarımızı düzenlerken yaptırımları çeşitlendirerek Adli Para Cezasını bu yaptırımlar arasına yerleştirmiştir. Zira bazı suçlarda hapis cezası yerine sadece Adli Para Cezasını öngörürken bazı suçlarda ise hapis cezası ile birlikte Adli Para Cezasını öngörmüştür. Bu bağlamda Adli Para Cezası, Kanun’umuzda dört farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar;
Bu suçlarda kanun koyucu fiilin karşılığı olan yaptırımı yani cezayı sadece Adli Para Cezası olarak düzenlemiştir. Bu sebeple bu suçlardan ötürü hükmü verecek olan mahkeme ya da hakim hapis cezasına hükmedemeyecektir. Örneğin TCK. m.182 “Taksirle Çevrenin Kirletilmesi” suçu böyledir.
Bu suçlarda kanun koyucu fiilin karşılığı olan yaptırımı hem hapis hem de Adli Para Cezası olarak düzenlemiştir. Öyle ki yargılama sonucunda suçu işleyen sanık hakkında hapis ve adli para cezası birlikte hükmolunacaktır. Örneğin TCK. m.188/1 “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti” suçu böyledir.
Bu suçlarda kanun koyucu fiilin karşılığı olan yaptırımı “veya” ile belirlemiş ve hakime hapis veya Adli Para Cezası’na hükmetme olanağı tanımıştır. Burada hakimin yaptırıma karar vermede takdir hakkı bulunmaktadır. Örneğin TCK. m.183 “Gürültüye Neden Olma” suçu böyledir.
Bu suçlarda kanun koyucu fiilin karşılığı olan yaptırımı olarak sadece hapis cezasını öngörmüştür. Ancak TCK m.50 yollaması ile hakime bir takdir yetkisi tanıyarak; Kasten işlenen suçlarda 1 yıl ve altındaki hapis cezaları ile taksirle işlenen suçlarda ceza süresi ne kadar olursa olsun (örneğin TCK. m.85 “Taksirle Öldürme” suçundan 8 yıl) adli para cezasına hükmetme olanağı vermiştir.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…